TÜRK MİLLETİNİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ DEVLETİN KURUM VE ORGANLARINI AŞAĞILAMA SUÇU VE CEZASI

TÜRK MİLLETİNİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ DEVLETİN KURUM VE ORGANLARINI AŞAĞILAMA SUÇU VE CEZASI

TÜRK MİLLETİNİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ DEVLETİN KURUM VE ORGANLARINI AŞAĞILAMA SUÇU VE CEZASI


TÜRK MİLLETİNİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ, DEVLETİN KURUM VE ORGANLARINI AŞAĞILAMA SUÇU VE CEZASI: TCK 301 BAĞLAMINDA BİR İNCELEME

TÜRK MİLLETİNİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ DEVLETİN KURUM VE ORGANLARINI AŞAĞILAMA SUÇU VE CEZASI

Giriş

Demokratik toplum düzeninin temel taşlarından biri, bireylerin düşüncelerini serbestçe ifade edebilmesidir. Ancak ifade özgürlüğü, anayasal çerçevede belirli sınırlarla çevrelenmiştir. Bu sınırlar, çoğu zaman devletin temel değerlerini ve kurumlarını koruma amacıyla şekillenir. Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi de bu amaca hizmet eden, fakat sıkça tartışmalara konu olan bir düzenlemedir. İlgili madde, "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama" fiilini suç olarak düzenlemekte, ifade özgürlüğüyle sınır çizgisi arasında hassas bir denge arayışı doğurmaktadır.


1. Hukuki Dayanak: TCK 301. Madde

TCK’nın 301. maddesi şu şekilde düzenlenmiştir:

“Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ve yargı organlarını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Ek olarak, Türk Silahlı Kuvvetlerini, Emniyet teşkilatını veya devletin diğer kurumlarını aşağılamak da aynı kapsamda değerlendirilir. Maddenin uygulanabilmesi için Adalet Bakanlığı’nın izni şart koşulmuştur. Bu izin şartı, maddenin keyfî şekilde kullanılmasını sınırlamayı amaçlamaktadır.


2. Suçun Unsurları

Bu suçun oluşabilmesi için bazı temel unsurların gerçekleşmesi gerekir:

  • Aşağılama Fiili: Eleştiri sınırlarını aşarak küçültücü, onur kırıcı ve değersizleştirici söz ya da davranışların varlığı aranır.

  • Aleniyet: Suçun kamuya açık bir ortamda ya da medya aracılığıyla işlenmesi gerekir.

  • Kast Unsuru: Kişinin, doğrudan aşağılama kastıyla hareket etmesi gerekir.

  • Adalet Bakanlığı İzni: Soruşturma ve kovuşturma, ancak bakanlık izniyle yürütülebilir.


3. İfade Özgürlüğü Bağlamında Değerlendirme

TCK 301, özellikle düşünceyi açıklama özgürlüğü ile çatışma potansiyeli taşıyan bir maddedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de bu konuda Türkiye aleyhine verilmiş çeşitli kararlarında (Şener/Türkiye, Tuşalp/Türkiye) bu maddeyi ifade özgürlüğüne müdahale olarak değerlendirmiştir.

AİHM içtihatlarına göre devlet, eleştirilere karşı daha geniş bir hoşgörü sınırı içinde olmalıdır. Özellikle devlet kurumlarının eleştirilebilmesi, demokratik hesap verebilirliğin bir gereğidir. Bu nedenle, eleştiri ile aşağılama arasındaki sınırın çok dikkatli çizilmesi gerekmektedir.


4. TCK 301’e Yönelik Eleştiriler ve Reform Önerileri

TCK 301 hakkında yapılan eleştirilerin başlıcaları şunlardır:

  • Muğlaklık Sorunu: "Aşağılama" kavramının sınırlarının açık olmaması, her türlü sert eleştirinin bu kapsama alınmasına yol açabilir.

  • Siyasi Baskı Riski: Maddenin devlet kurumlarını kapsaması, siyasi eleştirilerin cezai takibe uğramasına zemin oluşturabilir.

  • İfade Özgürlüğüne Müdahale: Basın mensupları, akademisyenler, sanatçılar ve vatandaşlar, bu madde gerekçe gösterilerek susturulabilir.

Bu nedenlerle hukukçular ve insan hakları örgütleri, maddenin ya tamamen kaldırılması ya da ifade özgürlüğünü gözeten daha dar ve belirgin bir çerçeveye oturtulması gerektiğini savunmaktadır.


5. Uygulamadaki Görünümler

TCK 301 ile ilgili özellikle 2005 sonrası dönemde birçok davada bu maddeye atıf yapıldığı görülmüştür. Yazar Orhan Pamuk, gazeteci Hrant Dink ve diğer birçok aydın, bu madde gerekçe gösterilerek soruşturmaya uğramış; bu durum ulusal ve uluslararası kamuoyunda geniş yankı uyandırmıştır.

Adalet Bakanlığı’nın izni koşulunun getirilmesiyle uygulamada göreli bir daralma sağlanmış olsa da, hâlâ politik tartışmalarda TCK 301 tehdidinin varlığını koruduğu gözlemlenmektedir.


Sonuç

TCK 301, devletin temel kurum ve değerlerinin korunması amacını taşısa da, demokratik hukuk devletinde bu korumanın ölçülü ve orantılı olması gerekir. "Aşağılama" ile "eleştiri" arasındaki çizginin belirsizliği, ifade özgürlüğünün alanını daraltmakta ve demokratik toplumun temel gereklerinden biri olan özgür tartışma ortamını tehdit etmektedir.

 

Bu nedenle, TCK 301’in ya ifade özgürlüğü standartlarına uyumlu şekilde yeniden düzenlenmesi, ya da gerektiğinde genel hakaret ve kamu barışını bozmaya yönelik suçlar kapsamında değerlendirilmek üzere kaldırılması, hem iç hukuk hem de uluslararası yükümlülükler açısından daha sağlıklı olacaktır.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN