Sanığın On Beş Yaşını Tamamlayan Mağdure İle Cebir, Tehdit, Hile Veya İradeyi Etkileyen Başka Bir Neden Bulunmaksızın, Rızası Doğrultusunda Cinsel İlişkiye Girmesinin Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunu Oluşturduğu

Sanığın On Beş Yaşını Tamamlayan Mağdure İle Cebir, Tehdit, Hile Veya İradeyi Etkileyen Başka Bir Neden Bulunmaksızın, Rızası Doğrultusunda Cinsel İlişkiye Girmesinin Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunu Oluşturduğu

Sanığın On Beş Yaşını Tamamlayan Mağdure İle Cebir, Tehdit, Hile Veya İradeyi Etkileyen Başka Bir Neden Bulunmaksızın, Rızası Doğrultusunda Cinsel İlişkiye Girmesinin Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunu Oluşturduğu


Sanığın On Beş Yaşını Tamamlayan Mağdure İle Cebir, Tehdit, Hile Veya İradeyi Etkileyen Başka Bir Neden Bulunmaksızın, Rızası Doğrultusunda Cinsel İlişkiye Girmesinin Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunu Oluşturduğu

Sanığın On Beş Yaşını Tamamlayan Mağdure İle Cebir, Tehdit, Hile Veya İradeyi Etkileyen Başka Bir Neden Bulunmaksızın, Rızası Doğrultusunda Cinsel İlişkiye Girmesinin Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunu Oluşturduğu

Yargıtay
T.C. Yargıtay 14. CD
Esas:  2015/9215
Karar: 2016/1407
K.T.: 17/02/2016

Özet: Sanığın suç tarihlerinde on beş yaşını tamamlayan mağdure ile cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden bulunmaksızın, rızası doğrultusunda cinsel ilişkiye girdiği, sanığın bu eyleminin TCK’nın 104/1. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu, ancak bu suçun takibinin şikayete bağlı olup mağdurenin şikayetçi olmadığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında eylemin reşit olmayanla cinsel ilişki kabulü ile bu suçtan görülen kamu davasının şikayet yokluğu nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerekir.


5237 S. K. m. 35, 62, 104)

Dava ve Karar: İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Mağdure vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;

Mahkemece beyanının alındığı 06.06.2007 tarihli celsede onbeş yaşını tamamlayan mağdurenin sanıktan şikayetçi olmadığını belirtmesi karşısında, mağdureye yaşı nedeniyle tayin edilen vekilin davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığından, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,

Katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili ile sanık müdafiin temyiz istemlerinin incelenmesinde;

Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde;

Mahkemece oluşa uygun şekilde sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu cebir kullanarak işlediği kabul edilmesine rağmen, önce TCK’nın 109/1 daha sonra 109/2. maddeleri tatbik olunmak suretiyle kademeli uygulama yapılması sonuca etkili görülmediğinden ve sanık hakkında kişiyi hürriyeti yoksun kılma suçundan TCK’nın 109/2. maddesi uyarınca belirlenen 2 yıl 6 ay hapis cezası üzerinden aynı Kanunun 109/3-a-f. maddesi gereğince bir kat arttırım yapılırken hapis cezası 4 yıl 12 ay yerine 5 yıl olarak fazla tayin edilmiş ise de, TCK’nın 35 ve 62. maddelerinin uygulanması suretiyle belirlenen sonuç ceza yerinde olduğundan bu hususlar bozma nedeni yapılmamış, hükümden sonra 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli, 29542 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamıyla verilen iptal kararının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür.

Delillerle iddia ve savunma; duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin eleştiriler dışında unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, sanık müdafiin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,

Sanık hakkında ırza geçme suçundan kurulan beraat hükmünün incelenmesinde;

Oluşa uygun kabul ve dosya içeriğine göre, sanığın suç tarihlerinde onbeş yaşını tamamlayan mağdure ile cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden bulunmaksızın, rızası doğrultusunda cinsel ilişkiye girdiği, sanığın bu eyleminin TCK’nın 104/1. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu, ancak bu suçun takibinin şikayete bağlı olup mağdurenin şikayetçi olmadığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında eylemin reşit olmayanla cinsel ilişki kabulü ile bu suçtan görülen kamu davasının şikayet yokluğu nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ırza geçme suçundan beraatine hükmedilmesi,

Kanuna aykırı, katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sanık hakkında açılan kamu davasının aynı Kanunun 322 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca şikâyet yokluğu nedeniyle DÜŞMESİNE,

Sanık hakkında müessir fiil suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;

Mağdurenin aşamalardaki beyanlarında söz konusu eylemin hangi tarihte gerçekleştirdiğini bilememesi ve dosya içeriğinden de bu hususun anlaşılamaması karşısında, suçun 5237 sayılı TCK’nın yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihinden evvel işlendiği kabul edilerek 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Kanunun 9/3. maddeleri gözetildiğinde, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve zamanaşımı süresi yönünden lehe olan 765 sayılı TCK’nın 456/4. maddesinde düzenlenen suçu oluşturup anılan maddede öngörülen cezanın üst sınırı itibariyle aynı Kanunun 102/4. maddesinde belirtilen 5 yıllık asli dava zamanaşımına tabi bulunduğu ve sanığın sorgusunun yapıldığı 04.06.2007 tarihinden karar tarihine kadar bu sürenin gerçekleştiği anlaşıldığından, davanın zaman aşımı nedeniyle düşürülmesi yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,

Kanuna aykırı, katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanunun 322/1 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca davanın zaman aşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 17.02.2016 tarihinde oy birliği ile, karar verildi.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN