Sanığın Cinsel İçerikli Davranışlarına Çekingen Olması Sebebiyle Tepki Gösteremeyen Mağdurenin Sanığa İftira Atmasını Gerektirecek Bir Husumetinin Bulunmaması

Sanığın Cinsel İçerikli Davranışlarına Çekingen Olması Sebebiyle Tepki Gösteremeyen Mağdurenin Sanığa İftira Atmasını Gerektirecek Bir Husumetinin Bulunmaması

Sanığın Cinsel İçerikli Davranışlarına Çekingen Olması Sebebiyle Tepki Gösteremeyen Mağdurenin Sanığa İftira Atmasını Gerektirecek Bir Husumetinin Bulunmaması


Sanığın Cinsel İçerikli Davranışlarına Çekingen Olması Sebebiyle Tepki Gösteremeyen Mağdurenin Sanığa İftira Atmasını Gerektirecek Bir Husumetinin Bulunmaması

Sanığın Cinsel İçerikli Davranışlarına Çekingen Olması Sebebiyle Tepki Gösteremeyen Mağdurenin Sanığa İftira Atmasını Gerektirecek Bir Husumetinin Bulunmaması
Yargıtay
T.C YARGITAY CGK
Esas:
 2019/14-637
Karar: 2021/139
K.T: 23/03/2021

Özet: Katılan mağdurenin çekingen davranması nedeniyle yüksek sesle tepki veremeyip sanığa ters bir şekilde bakmak suretiyle maruz kaldığı eyleme ilişkin rahatsızlığını net olarak ifade etmesi, katılan mağdurenin ikazına rağmen cinsel içerikli davranışlarına ısrarla devam eden sanığın niyetinin katılan mağdurece şüpheye yer bırakmayacak bir biçimde anlaşılması, katılan mağdurenin otobüsün son durakta durması üzerine zaman kaybetmeksizin olay yerinde gördüğü sivil polislere durumu intikal ettirerek sanığı yakalatması, sanıkla tanışıklığı bulunmayan katılan mağdurenin sanığa iftira atmasını gerektirecek bir husumetin de bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığa atılı eylemin sabit olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu itibarla haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.


Dava: Basit cinsel saldırı suçundan sanık …’in TCK’nın 102/1, 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Ankara Batı (Sincan) 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.07.2013 tarihli ve 348-538 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 02.07.2019 tarih ve 8724-10531 sayı ile;

Karar: “Suç tarihinde otobüste oldukları esnada sanık tarafından katılan mağdureye yönelik basit cinsel saldırı eyleminde bulunulduğu iddiasıyla yapılan yargılamada, sanığın atılı suçlamayı kabul etmemesi, katılan mağdurenin eylem sırasında sanığa herhangi bir şekilde tepki göstermemesi, kalabalık olduğu iddia edilen otobüste katılan mağdurenin iddiasına ilişkin tanık bulunmaması, sıkışık ortamda gerçekleşen temasın katılan mağdure tarafından yanlış anlaşılma ihtimalinin bulunması, katılan mağdurenin eylem sonunda sanığın boşalmış olabileceğini iddia etmesine rağmen otobüsten indiği sırada yakalanarak polis merkezi amirliğine götürülen sanıkla ilgili bu yönde yapılmış bir tespit bulunmaması ve tüm dosya içeriği nazara alındığında, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair katılan mağdurenin yan delillerle desteklenmeyen soyut iddiası dışında cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına oy çokluğuyla karar verilmiş,

Daire Üyeleri …. ve …. ise; “Her ne kadar sanık suçlamaları kabul etmemiş ise de daha evvel sanığı tanımayan, tanımadığı bir insan hakkında mahremiyetine yönelik bu şekilde iddialarda bulunması mümkün görülmeyen katılan mağdurenin aşamalardaki tutarlı beyanları, sanık savunması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, suç tarihinde katılan mağdurenin Sincan ilçesi 12. Cadde üzerinde 512 numaralı 1. hat özel halk otobüsüne bindiği, kendisiyle birlikte sanığın da aynı otobüse bindiği, otobüs aşırı kalabalık olduğu için sanığın kapının önünde, katılan mağdurenin ise merdivende ayakta durduğu, bu sırada sanığın ön tarafı ile katılan mağdurenin sağ kalçasına sürekli sürtünmeye başladığı, sanığın bir eliyle tutunurken bir eliyle de cinsel organını katılan mağdurenin kalçasına sürttüğü, bunun üzerine katılan mağdurenin sanığa ‘Ne yapıyorsun?’ diyerek tepki göstermesi üzerine sanığın biraz geriye çekildiği ancak sanığın cinsel organıyla oynamaya devam ettiği ve bu şekilde üzerine atılı suçu işlediği anlaşıldığı,” görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 01.09.2019 tarih ve 362394 sayı ile;

“…Sincan (Ankara Batı) Cumhuriyet Başsavcılığının 21.05.2013 tarihli iddianamesiyle 02.04.2013 tarihinde saat 07.00 sıralarında katılan mağdurenin Sincan ilçesi 12. Cadde üzerinde 512 numaralı 1. hat özel halk otobüsüne bindiği, sanığın da aynı otobüse bindiği, otobüs aşırı kalabalık olduğu için sanığın kapının önünde katılan mağdurenin ise merdivende ayakta durdukları, bu sırada sanığın ön tarafı ile katılan mağdurenin sağ kalçasına sürekli sürtünmeye başladığı, sanığın bir eliyle tutunurken bir eliyle de cinsel organını katılan mağdurenin kalçasına sürttüğü, bunun üzerine katılan mağdurenin sanığa ‘Ne yapıyorsun?’ diyerek tepki göstermesi üzerine sanığın biraz geriye çekildiği ancak cinsel organıyla oynamaya devam ettiği, sanığın katılan mağdureye yönelik söz konusu eyleminin Ümitköy kavşağına gelene kadar devam ettiği, otobüs son durağa geldiğinde katılan mağdurenin hemen otobüsten inerek gördüğü polis memuruna durumu bildirdiği iddia edilerek sanığın TCK’nın 102/1. maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

İddianamedeki olay katılan mağdurenin soruşturma aşamasındaki beyanına dayanmakta olup, katılan mağdure bu beyanını istikrarlı bir şekilde kovuşturma aşamasında da tekrarlamıştır.

Sanık ise katılan mağdureyle aynı otobüse bindiğini kabul etmiş ancak atılı suçu işlemediğini savunmuştur.

Dosya kapsamından, sanık ve katılan mağdurenin daha önceden tanışmadıkları, katılan mağdurenin sanığa suç atfında bulunması için bir neden bulunmadığı, katılan mağdurenin aşamalardaki beyanlarının istikrarlı olduğu, katılan mağdurenin 02.04.2013 tarihli kolluk ifadesindeki sanığın boşalmış olabileceğine dair beyanının sanığın bir yandan cinsel organı ile oynarken bir yandan da terlemeye başlaması ve terini peçete ile silmesi üzerine katılan mağdurenin tahminine dayandığı, katılan mağdurenin sanığın boşaldığına dair kesin bir ibare kullanmadığı gözetildiğinde, sanığın atılı suçu işlediğinin sabit olduğu düşüncesine varılmıştır.

Sanığın eyleminin cinsel tatmine yönelik olduğu, kesintili ve ani hareketlerden oluşmadığı, bu nedenle TCK’nın 102/1. maddesinin 1. cümlesine uygun olduğu düşünüldüğünde, 6545 sayılı Yasa ile maddede yapılan değişiklik sonrası ceza alt sınırının 5 yıl hapis cezasına çıkarılmış olması nedeniyle lehe yasa belirlemesi yönünden kararın bozulmasına gerek olmadığı, TCK’nın 53. maddesinin bir kısmına yönelik Anayasa Mahkemesinin 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının mahallinde infaz aşamasında gözetilebileceği, bu şekilde mahkûmiyet hükmünün onanması gerektiği düşünüldüğünden Yüksek Dairenin bozma kararına itiraz etmek gerektiği,” görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.

CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 26.11.2019 tarih ve 6931-12736 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı basit cinsel saldırı suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

Katılan mağdurenin olay tarihinde yirmi beş yaşında ve evli olduğu,

Sanığın ise olay tarihinde kırk beş yaşının içerisinde bulunduğu, evli olup kadın kuaförü olarak geçimini sağladığı,

02.04.2013 tarihinde kolluk görevlilerince düzenlenen yakalama tutanağına göre; polis ekiplerine 02.04.2013 tarihinde saat 09.00 sıralarında Adalet Bakanlığı binası önünde müracaatçı şahıs olduğunun bildirilmesi üzerine 7657 kod numaralı ekibin olay yerine intikal ettiği, katılan mağdurenin, polis ekiplerine sanığı göstererek sanığın kendisini otobüste taciz ettiğini söylediği, beyan üzerine sanığın yakalanarak Çankaya Polis Merkezi Amirliğine intikalinin sağlandığı,

02.04.2013 tarihli Ankara Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesince düzenlenen rapora göre; sanığın vücudunda darp ve cebir izine rastlanmadığı, alkolsüz olduğunun belirtildiği,

Açık kaynaklardan yapılan araştırmaya göre; Sincan ilçesi 12. Cadde ile Ümitköy kavşağı arasında bir vasıta ile gidilebilen en kısa mesafenin 14.4 km olduğu ve yaklaşık 19 dakika sürdüğü,

Anlaşılmaktadır.

02.04.2013 tarihinde katılan mağdure Kollukta; Mithatpaşa Caddesinde bir kursa gittiğini, olay günü saat 07.00 sıralarında Sincan ilçesi 12. Cadde üzerinde 512 numaralı 1. hat özel halk otobüsüne bindiğini, ismini polis merkezi amirliğinde öğrendiği sanığın da otobüse bindiğini, otobüsün aşırı kalabalık olduğunu, sanığın kapının önünde, kendisinin ise merdivende durduğunu, Ümitköy kavşağına gelene kadar sanığın ön bölgesi ile kendisinin kalçasına sürekli olarak sürtünmeye başladığını, bir eliyle tutunurken bir eliyle de cinsel organını kalçasına sürttüğünü, sanığın cinsel organının sertleştiğini, otobüsün kalabalık olmasından ve utanmasından dolayı bağıramadığını ancak sanığın duyacağı şekilde “Ne yapıyorsun?” diyerek tepki gösterdiğini, bunun üzerine sanığın biraz geri çekildiğini, ancak hâlâ cinsel organıyla oynamaya devam ettiğini, sanığın sürekli terlediğini ve ardından sanığın boşaldığını düşündüğünü, son durağa geldiklerinde otobüstekilerin indiğini, sivil bir polise durumu söyleyerek sanığı göstermesi üzerine ekibin kendilerini polis merkezine getirdiğini, kendisine sürtünmek suretiyle cinsel saldırıda bulunan sanıktan davacı ve şikâyetçi olduğunu,

Mahkemede ek olarak; Ümitköy kavşağına gelene kadar sanığın önü ile sağ kalçasına sürekli sürtündüğünü, önce konduramadığını, kendisine öyle geldiğini ve kalabalık nedeniyle temas olduğunu düşündüğünü, arkasına baktığında sanığın eli ile pantolonunun üzerinden ereksiyon hâlindeki cinsel organını kalçasına sürttüğünü gördüğünü, utandığı için bağıramadığını, ancak sanığın yüzüne dik dik bakabildiğini, bunun üzerine sanığın biraz geri çekildiğini, ancak geri çekildikten sonra da cinsel organı ile oynamaya devam ettiğini, kapının ağzında olduğu için kendisi dışında sanığı görenin bulunmadığını, otobüs biraz boşalınca ön tarafa gittiğini, otobüsten indiğinde Adalet Bakanlığı binası önündeki sivil bir polise durumu anlattığını ve sanığın eşkâlini verdiğini, huzurdaki sanıktan şikâyetçi olduğunu ve kamu davasına katılma talebi bulunduğunu,

Beyan etmiştir.

02.04.2013 tarihinde sanık Kollukta; kuaför olarak çalıştığını, olay günü saat 07.00 sıralarında hastane durağında otobüse bindiğini, otobüsün çok kalabalık olması nedeniyle kapının hemen önünde durduğunu, katılan mağdurenin iki durak sonra otobüse binerek yanında dikilmeye başladığını, kendi yönünün kapının camına doğru olduğunu, katılan mağdureye sürtünmediğini, böyle bir şey yapmış olsaydı bir sonraki durakta otobüsten inip kaçmasının gerektiğini, son durakta otobüsten indiğinde katılan mağdurenin kendisini polise şikâyet ettiğini, suçlamayı kabul etmediğini ve kendisine iftira atıldığı için davacı ve şikâyetçi olduğunu,

Mahkemede; olay günü otobüse bindiğini, katılan mağdureyi hatırlamadığını, ona cinsel saldırıda bulunmadığını, katılan mağdureyi önceden tanımadığını, kendisine neden iftirada bulunduğunu bilmediğini,

Savunmuştur.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Cinsel saldırı” başlığını taşıyan 102. maddesi;

“1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.

3) Suçun;

a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı,

d) Silâhla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,

İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.

4) Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.

5) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.

6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 58. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu;

“(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.

(3) Suçun;

a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,

d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,

e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.

(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.” hâlini almıştır.

Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan maddenin ilk fıkrasında cinsel saldırı suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrasında ise vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli bir hâl olarak yaptırıma bağlanmıştır.

Korunan hukukî değer, kişilerin cinsel özgürlüğü ve dokunulmazlığıdır. Cinsel saldırı suçunda failin kadın ya da erkek, evli veya bekâr olması mümkündür. Fail ile mağdurun farklı ya da aynı cinsiyetten olması da önemli değildir. Ancak, TCK’nın 102. maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunun mağdurunun on sekiz yaşını tamamlamış olması gerekir. Cinsel saldırı kasten işlenebilir ve failin kastının suçun kanuni tanımındaki tüm unsurları, yani mağduru, cinsel davranışı, vücut dokunulmazlığının ihlalini ve mağdurun rıza göstermediğini kapsaması gerekir. Bu suçla korunan hukuki yarar üzerinde tasarrufta bulunabilen cinsel özgürlük olduğundan hukuki sınırlar içerisinde kalması şartıyla rızaya ehil mağdurun cinsel davranışa göstereceği rıza, fiili hukuka uygun hale getirecektir. Maddenin ikinci fıkrasındaki nitelikli hâlin oluşması için vücuda organ veya sair cismin sokulması gerekir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Katılan mağdure aşamalarda; olay günü Kızılay’a gitmek için otobüse bindiğini, otobüs kalabalık olduğu için ayakta beklediğini, söz konusu zaman zarfında sanığın Ümitköy kavşağına gelene kadar sürekli olarak kalça bölgesine cinsel organını sürttüğünü, sanığın cinsel organının sertleştiğini, otobüsün kalabalık olması ve utanması nedenleriyle bağıramadığını ancak sanığın duyacağı şekilde “Ne yapıyorsun?” diyerek sanığa tepki gösterdiğini, bunun üzerine sanığın biraz geri çekildiğini ancak eli ile cinsel organıyla oynamaya devam ettiğini, sanığın terlediğini ve ardından boşaldığını düşündüğünü iddia ettiği, sanığın ise; üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, katılan mağdureyi tanımadığını, böyle bir şey yapması durumunda ilk durakta otobüsten inerek kaçabileceğini, kendisine iftira atıldığını savunduğu olayda;

Katılan mağdurenin çekingen davranması nedeniyle yüksek sesle tepki veremeyip sanığa ters bir şekilde bakmak suretiyle maruz kaldığı eyleme ilişkin rahatsızlığını net olarak ifade etmesi, katılan mağdurenin ikazına rağmen cinsel içerikli davranışlarına ısrarla devam eden sanığın niyetinin katılan mağdurece şüpheye yer bırakmayacak bir biçimde anlaşılması, katılan mağdurenin otobüsün son durakta durması üzerine zaman kaybetmeksizin olay yerinde gördüğü sivil polislere durumu intikal ettirerek sanığı yakalatması, sanıkla tanışıklığı bulunmayan katılan mağdurenin sanığa iftira atmasını gerektirecek bir husumetin de bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığa atılı eylemin sabit olduğunun kabulü gerekmektedir.

Bu itibarla haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 02.07.2019 tarihli ve 8724-10531 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,

3- Dosyanın, uygulamanın denetlenmesi için Özel Daireye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 23.03.2021 tarihinde yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN