Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi Ve Kayda Alınması Suçu
Genel Olarak
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinlenmesi veya bunların bir ses alma cihazı ile kaydedilmesidir.
Bu suçun hukuksal konusu nedir?
Bu suçun hukuksal konusunu özel yaşamın gizliliği ve haberleşme özgürlüğü oluşturur.
Suçun Unsurları
Fail ve Mağdur
Fail kaydı yapan kişidir.
Suçun işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Suçun mağduru ise aleni olmayan konuşmanın taraflarıdır. Ancak söyleşiye katılan kişilerden biri tarafından diğer konuşanların rızası olmadan kayda alınması durumunda mağdur, rıza olmadan konuşması kayda alınan kişilerdir.
Suçun Maddi Konusu
Suçun maddi konusunu kişiler arasındaki aleni olmayan konulma ve aleni olmayan söyleşi oluşturmaktadır.
Aleni olmayan konuşmadan anlaşılması gereken nedir?
Yalnızca konuşanların paylaştığı, başkalarının duymasını ve öğrenmesini istemediği, konuşanlardan herhangi birisi için gizlilik değeri olan görüşmelerdir. Kişiler arasındaki konuşmaların başkaları tarafından ancak özel çaba harcanarak duyulabilecek olması durumunda aleni olmayan konuşma söz konusudur.
Eylem
*Aleni olmayan konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
*Aleni olmayan bir söyleşinin ses alma cihazıyla kayda alınması
*Aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi yoluyla elde edilen verilerin hukuka aykırı olarak ifşası
Suçun Nitelikli Şekilleri
*Suçun kamu görevlisi tarafından görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi
*Suçun belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi
Tipikliğin Manevi Unsuru
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu, kasten işlenebilen bir suçtur. Suçun oluşması için kast yeterli olup, failin saiki veya amacı önem taşımaz.
Hukuka Aykırılık Unsuru
Aleni olmayan konuşmaların dinlenmesi veya kayda alınması suçunda, ilgilinin rızası hukuka uygunluk nedenidir. Ancak rızanın geçerli olabilmesi için konuşmanın taraflarından hepsinin rıza göstermesi gerekir. Taraflardan herhangi birinin rızası yoksa suç oluşur.
Meşru savunma durumunda suç oluşmaz. Kişinin, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma olanağının bulunmadığı ani durumlarda suç oluşmaz.
Örneğin tehdit eden kişinin sesinin kaydedilmesinde olduğu gibi.
Suçun Özel Görünüş Biçimleri
Teşebbüs: Suç, teşebbüse elverişlidir. Zira salt hareket suçu olduğu için icra hareketleri kısımlara ayrılabilir.
İştirak: İştirak konusunda genel kurallar uygulanır.
İçtima: Telefonla yapılan görüşmelerin saptanması, bu suçu değil, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu oluşturur. Zira bu haberleşme araçlarıyla yapılan bir iletişimdir. Ancak yüz yüze doğrudan yapılan konuşmalar ile görüntülü konuşmalar bu suç kapsamında değerlendirilir. Dinleme, bir alet olmadan yapılmışsa bu suç değil, duruma göre özel yaşamın gizliliğini ihlal veya kişilerin huzur ve sükununu bozma suçları oluşturur.
TCK 133 (Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması) Emsal Yargıtay Kararları
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/1547 E. , 2021/7129 K.
TCK 133
Ortamdaki sesleri kaydeden bir ses kayıt cihazının mağdurun masasının altına yerleştirilerek yaptığı görüşmelerin dinlenmesi TCK 133/1’de konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu oluşturur.
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan TCK’nın 133/1, 62, 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
Konut dokunulmazlığının ihlali ile kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Danıştay 13. Daire üyesi olan katılan … ile aynı Dairede ve ona bağlı tetkik hâkimi olarak görev yapan sanık …‘in, 31.01.2012 günü saat 07.29.28’de Danıştay eski ek binasına giriş yaparak, bankodan 6. kat kat boşluğunun anahtarını alıp, duyarlı kapıdan ve güvenlik görevlisinin kontrolünden geçmeksizin asansöre yönelerek, saat 07.29.46’da asansöre binip, 6. kata çıktıktan sonra, elindeki kat anahtarı ile kat boşluğuna giriş kapısını açıp, sekreter olarak görev yapan tanık …‘in kat koridor boşluğunda bulunan masasının yanındaki dosya konulan ikinci masanın kilitsiz çekmecesindeki katılanın odasına ait anahtarı alarak, katılanın odasına gizlice girip, sadece ortamdaki sesleri kaydetme özelliği bulunan, kaydedilen sesleri başka bir ortama ya da cihaza aktarma özelliği bulunmayan, 4 Gbt mikro hafızaya sahip olup, 24 saatlik pil ile çalışan, Rusya menşeili Edic Mini Tiny Serisi B22 model bir adet dijital ses kayıt cihazını, çalışma masasının önündeki dört ayaklı ahşap sehpanın altına beyaz renkli bantla yapıştırıp, çalıştırarak, katılanın odasının kapısını kilitleyip, katılanın odasına ait anahtarı yerine bıraktıktan sonra, saat 07.32.09’da asansörden giriş katına inerek, saat 07.32.12’de elindeki 6. kat kat boşluğu anahtarını bankoya bırakmak suretiyle katılanın 31.01.2012 günü memleketinden ziyaretine gelen iki misafiri ile yaptığı sohbeti ve aynı gün Yüksek Seçim Kurulu Üyeliği Seçimi ile ilgili aday olan bir arkadaşının destek talebine ilişkin saat 16.30 sularında başlayan konuşmalarının 15 dakikalık kısmını onun bilgisi dışında kaydetmesi biçiminde sübut bulan eylemlerinden dolayı TCK’nın 116/2. madde ve fıkrasında tanımlanan konut dokunulmazlığının ihlali ile aynı Kanunun 133/1. madde ve fıkrasında tanımı yapılan kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçlarından mahkumiyetine ilişkin yerel mahkemenin kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/17241 Karar: 2017/4259 Tarih: 24.05.2017
TCK 133. Madde
Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması
A- ) Sanık … hakkında kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- ) Ses kaydının çözümüne dair bilirkişi raporuna ve dosya kapsamına göre; sanık …‘ın, dayısının kızı olan katılan … ile yüz yüze yaptıkları, içeriği özel, aleni olmayan konuşmaları, katılanın bilgisi ve rızası dışında kaydettiğinin kabul edilmesi karşısında, sanık ile katılan arasında geçen konuşmaya bir üçüncü kişinin dahil olmaması ve sanığın tarafı olduğu konuşmayı kaydetmesi sebebiyle TCK’nın 133/1. madde ve fıkrasındaki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun yasal unsurlarının oluşmamasından dolayı sanığın sübut bulan eyleminin TCK’nın 134/1. madde ve fıkrasındaki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, suç vasfında yanılgıya düşülüp, yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle sanık hakkında TCK’nın 133/1. madde ve fıkrasındaki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan hüküm kurulması,
2- ) Kabul ve uygulamaya göre de:
a- ) Sanığa hükmedilen hapis cezasında takdiren 1/6 oranında indirim yapılırken, TCK’nın 62. maddesi yerine, uygulama alanı bulunmayan mahsuba dair TCK’nın 63. maddesi yazılmak suretiyle CMK’nın 232/6. madde ve fıkrasına aykırı hareket edilmesi,
b- ) TCK’nın 51/1-b madde, fıkra ve bendi uyarınca, sanığın suçu işledikten sonra yargılama sürecinde pişmanlık duyup duymadığı irdelenip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle takdir hakkının kullanılması gerektiği gözetilmeden, hükmün açıklanmasının geri bırakılmamasına dayanak olarak gösterilen “Sanığın bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkememizde kanaat oluşmadığından” ibareleri ile çelişki oluşturacağı da nazara alınmaksızın, dosya kapsamına uygun düşmeyen ve kanundaki ibarelerin tekrarına dayalı soyut gerekçelerle sanığa hükmolunan hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesi,
c- ) Kendisini vekil ile temsil ettiren katılan lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerle 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA,
3- ) Sanıklar S. ve N. haklarında şantaj suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Katılan …‘in aşamalarda özde değişmeyen ve tanık anlatımlarıyla da doğrulanan samimi beyanlarına, sanık …‘nin kaçamaklı savunması ile adı geçen sanığın kullanımındaki GSM hattından katılanın kardeşi olan tanık D.’e gönderilen mesaj içeriğine, sanık … tarafından katılanın bilgisi ve rızası dışında kaydedilen konuşmalara ve dosya kapsamına göre; evli olan sanıklar S. ve N.’ın, katılan …‘e, talep ettikleri miktardaki parayı vermediği takdirde, cinsel içerikli özel konuşmalarını içeren ve gizlice kaydedilen ses kaydını ifşa edecekleri tehditleriyle TCK’nın 107/2. madde ve fıkrasındaki şantaj suçunu işlediklerinin sübut bulduğu gözetilmeksizin, delillerin takdirinde yanılgıya düşülüp, dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçelerle sanıklar hakkında CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraat hükümleri kurulması,
SONUÇ : Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeple 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 24.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/11389 Karar: 2017/640 Tarih: 01.02.2017
TCK 133. Madde
Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması
Dosya kapsamına göre; katılan …‘in mali işler direktör yardımcısı ve tanık…‘ın insan kaynakları direktörü olarak görev yaptığı bir özel hastanede ortopedi uzmanı olarak çalışan ve 10.09.2011 tarihinde iş akdi feshedilen sanık …‘in, adı geçen yöneticilerle beraber işten çıkarılma süreci ve alacakları ile ilgili konuları görüşmek için yüz yüze gerçekleştirdikleri toplantıda, üçü arasında geçen konuşmaları gizlice kaydedip, bu kaydı içeren CD’yi, kıdem tazminatının ve diğer alacaklarının tarafına ödenmediği iddiasıyla iş mahkemesine açtığı davaya vekili aracılığıyla delil olarak sunmak suretiyle TCK’nın 133/3. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
Tarafı olduğu söyleşiyi kaydetmek suretiyle elde ettiği verileri üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına dair hakkında bir delil bulunmayan sanığın, iş mahkemesindeki iddialarını ispatlama ve kaybolma olasılığı bulunan delillerin muhafazasını sağlama amacını taşıyan eylemlerinde hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davranmadığı nazara alındığında, sanığa yüklenen TCK’nın 133. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun yasal unsurları somut olayda gerçekleşmediği gibi, hukuki ihtilaf ile ilgili konuşmaların katılanın özel yaşam alanına dair ve özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte bulunmaması sebebiyle sanığın eylemlerinin TCK’nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu da oluşturmayacağı anlaşıldığından, sanık hakkında kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan dolayı beraat kararı verilmesine dair yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.05.2013 tarihli ve 2013/11-87-245 Sayılı kararında da vurgulandığı üzere; vekalet ücreti kişisel hakka dair olup, kişisel hakka dair kanuna aykırılıkların Yargıtay tarafından bozma konusu yapılabilmesi için, hükmün karşı hak sahibi tarafından temyiz edilmiş olması gerekir. Bu nedenle, hakkında beraat kararı verilen ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına, hazine aleyhine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/5. maddesi gereğince, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, temyiz edenin sıfatına göre, bozma sebebi olarak kabul edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sanığa atılı suçun yasal unsurlarının oluştuğuna dair sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması sebebiyle sanık hakkında CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat hükmü kurulması gerekirken, sanığın üzerine atılı suç açısından kastının bulunmadığından bahisle aynı Kanun’un 223/2-c maddesi gereğince beraat kararı verilmesi,
SONUÇ : Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeple 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı Kanun’un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hükmün ilk paragrafının, “Sanık hakkında kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu anlaşıldığından, CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince sanığın beraatine,” şeklinde değiştirilmesi suretiyle, eleştiri dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 01.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.