Davaya Bakan Hakimin Kızının, Davalı Şirkette Avukat Olarak Çalışması

Davaya Bakan Hakimin Kızının, Davalı Şirkette Avukat Olarak Çalışması

Davaya Bakan Hakimin Kızının, Davalı Şirkette Avukat Olarak Çalışması


Davaya Bakan Hakimin Kızının, Davalı Şirkette Avukat Olarak Çalışması

Davaya Bakan Hakimin Kızının, Davalı Şirkette Avukat Olarak Çalışması

Yargıtay
T.C. YARGITAY HGK
Esas: 
2017/13-1705
Karar: 2018/745
K.T.: 04/04/2018

Özet:Somut olayda, Özel Daire bozma kararında hakimin davaya bakmaktan çekinme hükümlerini değerlendirmesi gerektiğine işaret edilmiş; yerel mahkemece de direnme kararı olarak adlandırılan kararın gerekçesinde bozma kararına uygun şekilde davadan çekinme hususu değerlendirilmiş ve gerekli olmadığı sonucuna varılarak davanın reddine hükmedilmiştir. O halde temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır. Hal böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyiz incelenmesi görevi Özel Daireye ait olup dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.


(6100 S. K. m. 34, 35)

Dava: Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bakırköy Tüketici Mahkemesince davanın reddine dair verilen 04.12.2012 gün ve 2011/783 E., 2012/824 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 22.04.2014 gün ve 2013/17363 E., 2014/12802 K. sayılı kararı ile;

“…Davacı, davalı şirket tarafından inşa edilen “G….. Konutlar İnşaat Projesi”nden konut satın aldığını, diğer davalı Bankadan konut kredisi kullanmak suretiyle satış bedelinin tamamını ödediğini, kendisine sunulan katolgda ve şirkete ait web sitesinde, satın almış olduğu konutun toplam alanının, brüt 97,07 m2, net 74,67 m2 olarak belirtilmesine rağmen, aradan geçen sürede katalogların ve web sitesinin değiştirildiğini, yeni katologda bu miktarların 97 m2 ve 69,03 m2 olarak belirtildiğini, bu durumu 2011 Mayıs ayında öğrendiğini, söz konusu ayıbı davalıya bildirip, ihtar gönderdiğini, yaptırmış olduğu tespitte, konutun net m2’sinin, son katalogta belirtilen miktardan da küçük olup, 67,42 m2 olduğunun tespit edildiğini, bu şekilde taahhüt edilen m2 üzerinden teslimin yapılmamış olması ve ayıplı ifa nedeniyle 18.315,31 TL zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile uğramış olduğu zarar ve yaptığı masrafların toplam tutarı olan 18.806,3 TL’nin, dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, alınan bilirkişi raporu ve sözleşmenin 6. ve 18. maddeleri gereğince davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dairemizce temyiz incelemesi yapılan, başka bir davacı tarafından aynı davalı …Yapı Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ne karşı açılan Bakırköy 1. Tüketici Mahkemesinin 2012/1762 esas 2013/984 karar sayılı dosyasında, davacı tarafça verilen 13.1.2004 tarihli dilekçede, “Davaya bakan hakim …’un kızı olan Av. … … …..’nın, 2013 yılı başından itibaren davalı şirkette avukat olarak çalıştığı, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 34 ve 35. maddeleri gereğince, mahkemenin tarafsızlığına gölge düşürmemesi açısından, hakimin davadan çekilmesi gerektiği” ileri sürülmüştür.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun, “Hakimin Davaya Bakmaktan Yasaklılığı ve Reddi” başlıklı 34. maddesinde, hakimin davaya bakamayacağı, talep olmasa bile çekinmek zorunda olduğu haller sayılmış, aynı Kanunun 35. maddesinde de çekinme kararının sonuçları belirtilmiştir. O halde az yukarda belirtilen dava dosyası ile emsal nitelikte bulunan, aynı davalıya karşı aynı nedenlerle açılmış olan ve yine aynı mahkemece karara bağlanan iş bu davada da, öncelikle “hakimin davadan çekilmesi gerektiğine” ilişkin hususlar üzerinde durularak, bu konudaki Yasa hükümleri de birlikte değerlendirilmek suretiyle, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden, mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

2- Bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir….”

gerekçesi ile hüküm bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek kararın süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

Davacı vekili müvekkilinin davalı şirketten, diğer davalı banka nezdinde kullanılan kredi vasıtası ile ödeme yaparak satın aldığı taşınmazın yüz ölçümünün taahhüt edilenden daha az olduğunun sonradan anlaşıldığını ileri sürerek söz konusu ayıplı ifa nedeniyle doğan zararın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı şirket vekili ve diğer davalı banka vekili istemin haksız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

Mahkemece davaya konu istemin açık ayıp mahiyetinde olduğu, ayrıca sözleşmeye göre de satıcıdan bu konuda hak talebinde bulunulamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyiz itirazları üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda karar başlığında yazılı gerekçe ile bozulmuştur.

Bozma kararına karşı yerel mahkeme davada HMK’nın 34’üncü maddesi şartlarının bulunmadığı, davanın açılış tarihinin 16.08.2011, karar tarihinin ise 04.12.2012 olduğu, bu süreçte davalı kurumda Av. … …’nın avukat olarak çalışmadığı, bu kişinin davanın başından sonuna kadar vekaletname sunmadığı gibi duruşmalara da hiçbir şekilde katılmadığı, UYAP üzerinden yapılan incelemede davalı şirketin mahkemelerinde çok az sayıda davasının bulunduğu, Av. … …’nın hüküm verildikten altı ay sonra davalı iş yerinde işe başladığı, bu durumun çekinme sebebi olarak kabul edilmeyeceği gerekçesi ile direnme kararı vermiştir.

Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık somut olay bakımından yerel mahkeme hakiminin davaya bakmaktan çekinmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında işin esasının incelenmesinden önce, yerel mahkemenin davanın esastan reddine ilişkin verdiği kararın Özel Dairece mahkeme hakiminin davadan çekinme hükümlerini değerlendirmesi gerektiğinden bahisle bozulduğu olayda; mahkemenin, hakimin davaya bakmaktan çekinmesini gerektirir bir durumun somut olayda söz konusu olmadığını direnme olarak adlandırılan karar gerekçesinde belirtmesinin bozma gereğinin yerine getirilmesi olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, burada varılacak sonuca göre hükmün temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı Özel Daire tarafından mı yapılacağı hususu ön sorun olarak tartışılıp incelenmiştir.

Bilindiği üzere, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozma kararından esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30’uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429’uncu maddesi). Bir başka anlatımla, mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek yahut daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.

Somut olayda, Özel Daire bozma kararında hakimin davaya bakmaktan çekinme hükümlerini değerlendirmesi gerektiğine işaret edilmiş; yerel mahkemece de direnme kararı olarak adlandırılan kararın gerekçesinde bozma kararına uygun şekilde davadan çekinme hususu değerlendirilmiş ve gerekli olmadığı sonucuna varılarak davanın reddine hükmedilmiştir. O halde temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.

Hal böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyiz incelenmesi görevi Özel Daireye ait olup dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

Sonuç: Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 13. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 04.04.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN