BOŞANMA DAVALARINDA ZİNANIN(ALDATMANIN) İSPATI-ZİNANIN İSPATI

BOŞANMA DAVALARINDA ZİNANIN(ALDATMANIN) İSPATI-ZİNANIN İSPATI

BOŞANMA DAVALARINDA ZİNANIN(ALDATMANIN) İSPATI-ZİNANIN İSPATI


 

BOŞANMA DAVALARINDA ZİNANIN(ALDATMANIN) İSPATI-ZİNANIN İSPATI

Zina yani aldatma her türlü delille ispatlanabilir.

*Mesaj içerikleri

*Müstehcen fotoğraflar

*Ses kayıtları (Boşanma davalarında sadakatsizlik ispatı varsa ses kaydı hukuka uygun delil kabul edilmektedir.)

*Tanık ifadeleri

*Başkasından çocuğunun olması

Zinanın ispat yükü kime aittir?

İddia eden iddiasını ispatla mükelleftir karinesi gereğince zinanın ispatı davacıya aittir.

ZİNANIN İKRARI

Aldatan eş, aldattığını mahkeme önünde kabul etmiş olsa dahi zinanın kabulü yani zinanın ikrarı hakimi bağlamaz.

TMK der ki; Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hakimi bağlamaz.

A kişini mahkeme önünde bizzat hakim karşısında B kişisini aldattığını kabul etmiş olsa dahi bu ikrar hakimi bağlamamaktadır.

Zaten uygulamada da aldatan tarafın aldattığını genellikle kabul etmediği bilahare sakladığı görülmektedir.

ZİNA OLGUSUNUN İSPATI İÇİN TARAFLARA YEMİN ÖNERİLEBİLİR Mİ?

Hakim, bu olgular hakkında gerek resen gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.

Hakim taraflardan birine aldattın mı yemin et diyemez. Bu şekilde bir soru hukuka uygun değildir. Eşini aldattın mı denilebilir ama eşini aldattın mı, aldatmadığına yemin et denilemez.

Buna rağmen yemin yapılmış ve buna dayanılarak boşanma kararı verilmişse, bu durum bozma sebebi oluşturmaktadır.

ZİNA OLGUSU KESİN OLARAK İSPATLANAMAMIŞSA NE OLUR?

Mahkemelerde önemli olan haklı olmak değil, haklılığını ispat edebilmektedir. Ola ki zina olgusu ispatlanamamışsa yani A kişisi, B kişisinin kendisini aldattığını aslında biliyor ancak elinde yeterli delil olmadığından ispat edemiyorsa bu durumda zina sebebiyle boşanma davası açılamasa dahi onur kırıcı davranış nedeniyle dava açılabilir.

Eşlerden biri diğer eşin kendisinden başka biriyle mesajlarını yakalamış diyelim. Bu durumda cinsel ilişkinin gerçekleşip gerçekleşmediğine emin değil ancak hayatında başka birinin olduğuna emin ise onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davası açılabilir.

  • BOŞANMA DAVALARINDA ZİNANIN(ALDATMANIN) İSPATI-ZİNANIN İSPATI
  •  

    ZİNANIN VARLIĞINI GÖSTEREN OLGULAR

    *Başkasıyla birlikte yaşama

    *Başka biriyle uygunsuz fotoğrafının olması

    *Başka biriyle birlikte yaşama

    *Bir otelde bir geceyi aynı odada birlikte geçirme

    *Müstehcen fotoğraflar

    *Alkollü mekanda samimi şekilde görüntülenme

    *Duygusal ve cinsel içerikli yazışmalar

    *Otel kayıtları ve uçak biletleri

    Boşanma davalarında zinanın ispatı, genellikle tanık beyanları, yazılı deliller ve fiziki deliller yoluyla yapılır.

    Tanık beyanları: Zina iddiasının doğruluğunu kanıtlamak için, tanıkların ifadeleri kullanılabilir. Tanıklar, zinanın gerçekleştiği yeri, zamanı ve kişileri doğrulayabilirler. Ancak, tanıkların ifadeleri tek başına yeterli olmayabilir ve mahkeme, diğer delilleri de dikkate alarak karar verir.

    Yazılı deliller: Zina iddiasının doğruluğunu kanıtlamak için, yazılı deliller de kullanılabilir. Bu deliller arasında, e-postalar, mesajlar, fotoğraflar, video kayıtları veya sosyal medya paylaşımları yer alabilir. Bu tür delillerin gerçekliği kanıtlanarak mahkemeye sunulması gerekir.

    Fiziki deliller: Zina iddiasının doğruluğunu kanıtlamak için, fiziki deliller de kullanılabilir. Bu deliller arasında, zinanın gerçekleştiği yerde bulunan eşyalar, eşyalar üzerindeki DNA test sonuçları veya kişisel eşyaların yokluğu yer alabilir.

    Mahkeme, tüm delilleri değerlendirerek zina iddiasının doğru olup olmadığına karar verir. Ancak, Türk Medeni Kanunu'na göre, zina iddiasının doğruluğunun kanıtlanması, evliliğin temelinden sarsıldığına işaret eder ve boşanma sebebi olabilir. Ancak, zina, bir tarafın boşanma davası açmasına neden olmaz.

ZİNA NEDENİYLE BOŞANMA  DAVASINA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI

Evlilik iki kişi arasında kurulan, maddi ve manevi birlikteliği barındıran çok önemli bir ortaklıktır. Evlilik manevi birlikteliğin çok önem arz ettiği bir ortaklık olması sebebiyle de birçok sebepten dolayı sona erebilmektedir.

 

Boşanma sebepleri genel ve özel sebepler olarak düzenlenmiş olup özel boşanma sebeplerinden bir tanesi de zinadır.  Zina Türk Medeni Kanunu’nun 161. Maddesinde düzenlemiştir. TMK’nun  161. Madesinin 1. Fıkrası’’ Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.’’şeklinde düzenlenmiştir.

 

Zina sebebine dayalı olarak boşanma davası TMK’nun 161. Maddesinin 2. Fıkrasında ‘’ Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.’’ Şeklinde düzenlenmiştir.

 

Zina için cinsel ilişkinin olması veya cinsel ilişkiye karine teşkil edecek olayların varlığı aranır. Eşlerden birinin yakın akrabası olmayan biriyle otelde  veya evde aynı odada gecelemesi zinanın varlığına karine kabul edilebilir.

 

Cinsel ilişki boyutuna varmayan öpüşme, dokunma gibi eylemler sadakatsizlik oluşturmakla birlikte bu hallerde zinanın oluştuğu genel anlamda kabul edilmemektedir. Bu tür durumlarda güven sarsıcı davranış nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davası açmak daha doğru olacaktır.

 

Konuya ilişkin Yargıtay kararları;

 

T.C YARGITAY 2.Hukuk Dairesi’nin 2017/ 1870 Esas,2018 / 7294 karar, 05.06.2018 tarihli kararı ‘’…Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere; davacı-karşı davalı kadın, evlilik devam ederken, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, …… isimli şahısla mutad sayıdan fazla telefon görüşmeleri ile mesajlaşmalarının olduğu, tanık olarak dinlenen ortak çocuk tarafından da belirtildiği üzere, cinsel birleşmenin gerçekleştiğine delalet eden mesajlaşma içeriklerinin açığa çıktığı, kadının bazı günler eve gelmeyerek eve gelmeme nedeni, nerede kaldığı hakkında bilgi vermekten imtina ettiği gibi bu konuda yalan beyanda bulunduğu, bu durumunda tanık beyanlarınca açıkça ifade edildiği, ayrıca …. isimli şahısla alkollü mekanlarda samimi şekilde göründüğü, bu durumunda eşinden gizlenmesi için bu hadiseye şahit olan tanıklarla görüştüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı-karşı davacı erkeğin zinaya dayalı boşanma davasını ispatladığının kabulü gerekir. O halde davalı-karşı davacı erkeğin zinaya dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir….’’ Şeklindedir.

 

T.C YARGITAY 2.Hukuk Dairesi’nin 2012/ 16833 esas, 2013 / 17864 Karar ,25.06.2013 tarihli kararı ;

‘’…Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalı-karşı davacı (kadın)’ın 16.07.2010 günü ortak konuta erkek aldığı, bu şahsın banyoda yarı çıplak vaziyette gizlenmiş halde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu vakıa mahkemece de sabit kabul edilmiştir. Kadının, yalnızken bir başka erkeği ortak konuta alması ve bu şahsın yarı çıplak vaziyette gizlenirken yakalanması zinanın varlığına delalet eder. Bu bakımdan zina kanıtlanmıştır. Davacı-karşı davalı kocanın boşanma davasının zina sebebiyle kabulü gerekirken, bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…’’ şeklindedir.

 

T.C YARGITAY 2.Hukuk Dairesi’nin 2020/ 2027 esas, 2020 / 3366 Karar, 29.06.2020 tarihli kararı ‘’..Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-davalı kadının, eşinin Selda isimli kişi ile gayrı resmi olarak birlikte yaşadıklarını iddia ettiği, gerek dava dışı Selda’nın oturduğu sitenin giriş-çıkış kamera kayıtlarının tetkiki gerekse dosya kapsamında dinlenen bir kısım tanıkların da davalı-davacı erkek ile dava dışı Selda arasında gönül ilişkisi olduğuna dair beyanları ve erkeğin gece Selda’ya ait evde geç saatlere kadar kaldığını gördüklerini beyan etmeleri, gerçekleşen bu durum karşısında davalı-davacı erkeğin başka bir kadınla karı-koca gibi fiilen birlikte yaşadığı anlaşılmakla erkeğin zina eyleminin gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Öyleyse, kadının zinaya dayalı boşanma davasının, erkeğin sübut bulan zinası sebebiyle (TMK m. 161) kabulü gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…’’şeklindedir.

 

 

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN