BİLİRKİŞİ RAPORLARI ARASINDA ÇELİŞKİ VARSA NE OLUR

BİLİRKİŞİ RAPORLARI ARASINDA ÇELİŞKİ VARSA NE OLUR

BİLİRKİŞİ RAPORLARI ARASINDA ÇELİŞKİ VARSA NE OLUR


BİLİRKİŞİ RAPORLARI ARASINDA ÇELİŞKİ VARSA HAKİM ÇELİŞKİYİ GİDERMEDEN KARAR VEREMEZ.

BİLİRKİŞİ RAPORLARI ARASINDA ÇELİŞKİ VARSA NE OLUR

3. Hukuk Dairesi         2017/8760 E.  ,  2019/5253 K.

 

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

 

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

 

Y A R G I T A Y K A R A R I

 

Davacı, kiralanan yerin 30/09/2012 tarihinde tahliye edildiğini, anahtarın davalının yetkilisine teslim edildiğini, davalının altı aylık (eylül - şubat) kira bedeli için 40.500,00-TL asıl alacak üzerinden icra takibi yaptığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitine ve % 20 kötüniyet tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, davacının bildirim yapmadığını,sözleşmenin yenilenmesine neden olduğunu, makul süreden sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün 2012/19264 Esas sayılı icra dosyasında 1 USD karşığılı 1.80 TL bazında 33.750 TL kiradan kiracının sorumluluğunun bulunduğu, 6.750 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine , icra inkar tazminat koşulları oluştuğundan yukarıda belirtilen takip tarihi itibariyle kur gözönüne alınarak 6.750 TL'nin % 20 si oranındaki icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ,hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir .

1-)Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.

Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.

Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 298/2. maddesinde de “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” şeklinde özellikle düzenlenmiştir.

Gerekçe-hüküm çelişkisi, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup, salt bu aykırılık bozma sebebidir.

Somut olayda, gerekçeli kararda dosyaya sunulan son bilirkişi raporunun hükme esas alındığı belirtildiği halde, oluşturulan hükümde ilk raporun dayanak alınması doğru bulunmamış , bozmayı gerektirmiştir .

2-) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır

Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.

Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.

Somut olayda, emlak uzmanı,inşaat mühendisi,hukukçu bilirkişilerin hazırladığı 26/03/2015 tarihli bilirkişi raporunda kiracının sadece altıncı ayın kirasından sorumlu olmadığı belirtilmiş, davacı rapora itiraz etmiştir . Dosyaya sunulan avukat,bankacı,şehir plancısı üç bilirkişiden oluşan kurulun hazırladığı 29/01/2016 tarihli raporda , makul sürenin iki ay olduğu, 2012 yılı eylül, ekim, kasım ayları kira bedellerinin talep edilebileceği belirtilmiştir.Raporlar arasında oluşan çelişki giderilmeden karar verilmesi isabetli bulunmamıştır .

3-)Bozma nedenlerine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir .

SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK' un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, üçünçü bentte yazılı nedenlerle diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/06/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

 

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN'UN KARARA İLİŞKİN YORUMU;

 

Evet, bu ifade hukuken tamamen doğrudur ve yerleşik Yargıtay içtihatlarıyla da birebir örtüşmektedir. Açalım:

 

 Konu: Bilirkişi Raporları Arasındaki Çelişki ve Hâkimin Karar Verme Yasağı

1. Bilirkişi Raporu Nedir?

Bilirkişi raporu, hâkimin uzmanlık gerektiren teknik, bilimsel veya özel bilgiye ihtiyaç duyduğu konularda aydınlatıcı görüş almak üzere başvurulan yardımcı delildir (HMK m.266).

 

2. Bilirkişi Raporları Arasında Çelişki Olması Durumu

Eğer:

 

Dosyada birden fazla bilirkişi raporu varsa,

 

Bu raporlar arasında maddi, teknik veya değerlendirme farkları varsa (örneğin değer tespiti, kusur oranı, hesaplama yöntemi),

 

 Bu durumda raporlar arasında çelişki var demektir.

 

3. Hâkimin Yükümlülüğü

 Hâkim çelişkili bilirkişi raporlarını doğrudan esas alarak karar veremez.

 

HMK m.266 ve devamı ile hukuki dinlenilme hakkı (HMK m.27) uyarınca,

 

Hâkim, raporlar arasındaki çelişkiyi giderici yeni bir bilirkişi raporu almalı veya mevcut raporları karşılaştırmalı olarak tartışmalı, gerekçeli bir değerlendirme yapmalıdır.

 

4. Yargıtay’ın Yerleşik Görüşü

"Dosyada mevcut bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu hâlde, bu çelişki giderilmeden ve gerekçeli bir değerlendirme yapılmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır."

– Yargıtay 3. HD, 2016/17488 E., 2019/10740 K.

 

"Hâkim, uzmanlık gerektiren konularda bilirkişi raporları arasında çelişki varsa, bu çelişkiyi ortadan kaldırmadan karar veremez."

– Yargıtay 8. HD, 2017/156 E., 2018/903 K.

 

✅ Sonuç

Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa, hâkim bu çelişkiyi gidermeden karar veremez.

Aksi hâlde verilen karar, eksik incelemeye dayandığı gerekçesiyle bozulur.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN