Ayrı Ayrı İddianame Düzenlenmesine, Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanması

Ayrı Ayrı İddianame Düzenlenmesine, Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanması

Ayrı Ayrı İddianame Düzenlenmesine, Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanması


Ayrı Ayrı İddianame Düzenlenmesine, Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanması

Ayrı Ayrı İddianame Düzenlenmesine, Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanması

Yargıtay
T.C. Yargıtay 7. CD
Esas: 2018/5801
Karar: 2018/12045
K.T.: 13/11/2018

Özet: Aynı suç işleme kararının icrası kapsamında ilk suçu işleyip yakalandıktan 3 ay sonra tekrar aynı suçu işleyen sanık hakkında iddianamelerin farklı tarihlerde ayrı ayrı düzenlenmiş olması zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına engel olmayacağı gözetilmelidir.


Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;

İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin, 2012/835 (E) – 2012/1503 (K) sayılı ve 25.12.2012 tarihli ilamı Dairemizin 2014/18006 E. – 2015/14726 K. sayılı ve 06.05.2015 tarihli kararı ile; “..Dairemizce de kabul gören Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.04.2014 tarih ve 2013/7-591 Esas, 2014/171 Karar sayılı kararında ayrıntıları belirtildiği gibi; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işleniş yer ve zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirilip, sanığın eylemlerini bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirip gerçekleştirmediği ve hakkında TCK’nun 43. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının tartışılarak belirlenmesi bakımından, sanık hakkındaki Dairemizin 2014/18006 E. sırasında kayıtlı İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/835 E. – 2012/1503 K. sayılı dosyası ile yine Dairemizin 2014/702 E. sırasında kayıtlı İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/894 E. – 2012/1466 K. sayılı dosyanın birleştirilmesi ile sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,…” nedeniyle bozularak, mahkemesine gönderilmiştir.

Yerel Mahkemece bozma ilamına uyulup, sanığın bozma ilamında belirtilen dosyası ile birleştirilmiş, “her ne kadar Yargıtay 7. Ceza Dairesi uygulamalarında iddianamenin temadiyi kestiği, suçun iddianame düzenlendikten sonra işlenmesi halinde TCK 43. maddenin uygulanması gerektiği belirtilmiş ise de olayımızda müdahale edilip sanık yakalandıktan ve suça konu eşyalar teslim alındıktan sonra sanığın yeni bir kastla yaklaşık 3 ay sonra ikinci suçu işlediği, bazı Cumhuriyet Savcılarının iddianamelerini daha hızlı düzenlediği, bazılarının ise daha geç düzenlediği, dolayısıyla suçun niteliğini savcıların tutumunun belirleyemeyeceği, aksi takdirde sanıklar aleyhine de bir durum söz konusu olduğu, nitekim bu olayda önce işlenen suçun iddianamesinin daha sonra daha sonra işlenen suçun ise iddianamesinin daha önce düzenlendiğinin görüldüğü, dolayısıyla olayda zincirleme suç durumunun bulunmadığı anlaşılmakla; ” gerekçesiyle TCK’nun 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerini uygulamamıştır.

İncelemeye konu İzmir 1.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/1029 Esas sayılı ana dosyasında suç tarihinin 07.06.2012, iddianame düzenlenme tarihinin 23.07.2012 olduğu,

Sanığın iş bu dosya ile birleşen İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/1194 Esas, sayılı dosyasında suç tarihinin 16.03.2012, iddianame düzenleme tarihinin 14.08.2012 olduğu, suç ve iddianame tarihleri itibariyle aralarında hukuki bağlantı bulunduğu ve bu suçlar arasında iddianame ile kesinti bulunmadığı gibi, Dairemizce kabul gören Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 16.05.2017 tarih 2015/7-389 E, 2017/272 K sayılı ve 08.04.2014 tarih, 2013/7-591 E, 2014/171 K sayılı kararlarında ayrıntıları belirtildiği gibi; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işleniş yer ve zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluş ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eylemlerini bir suç işleme kararının icrası kapsamında kaldığı cihetle, suç tarihine ve işlenen suçun niteliğine göre adı geçen sanığın aynı nitelikteki eylemlerinin TCK’nun 43. madde kapsamında zincirleme biçimde kaçakçılık suçunu oluşturduğu anlaşılmakla, TCK’nun 43. maddesinin uygulanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi,

Kabule göre de;

1- Gün para cezasının adli para cezasına çevrilmesine ilişkin sevk maddesi olarak TCK’nun 52/2. maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nun 232/6. maddesine aykırı davranılması,

2- 24.11.2015 tarihli 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

3- Dava konusu sigaraların 5607 sayılı Kanunun 13. maddesi delaletiyle TCK’nun 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi gerekirken TCK’nun 54/1. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi,

Yasaya aykırı, sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi. 

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN