ADIN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI
ADIN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI: HUKUKİ DAYANAK, UYGULAMA SORUNLARI VE KİŞİLİK HAKKI BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRME
Özet
Ad, bireyin kişiliğinin temel yapı taşlarından biridir. Türk Medeni Kanunu uyarınca, kişinin adının ancak haklı sebeplerle değiştirilebilmesi mümkündür. Bu makalede, adın değiştirilmesine ilişkin davalar, hukuki çerçeve, yargı uygulamaları, ad değişikliğine ilişkin idari yollar ve kişilik hakkı ile bağlantısı bağlamında ele alınmıştır. Ayrıca, uygulamada karşılaşılan sorunlar ve güncel içtihatlara da değinilmiştir.
1. Giriş
Bireyin toplumsal ve hukuki kimliğini oluşturan en önemli unsurlardan biri adıdır. Ad, bireyin yalnızca tanınmasını sağlamakla kalmaz; aynı zamanda onun kişisel tarihini, aile kökenini ve kimi zaman da kültürel kimliğini taşır. Ancak kimi durumlarda birey, sahip olduğu adın kişilik haklarını zedelediği, toplumla uyumunu engellediği veya öz kimliğiyle uyuşmadığı gerekçesiyle değiştirilmesini talep edebilir.
Bu makalede, adın değiştirilmesi davası konusu Türk Medeni Kanunu çerçevesinde incelenmekte; hukuki dayanaklar, dava süreci, haklı neden kavramı ve uygulamadaki güncel gelişmeler ele alınmaktadır.
2. Adın Değiştirilmesinin Hukuki Dayanağı
2.1 Türk Medeni Kanunu'nda Düzenleme
Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesi, adın değiştirilmesini açıkça düzenler:
"Ad, ancak haklı sebeplerle ve hâkim kararıyla değiştirilebilir. Bu değişiklik nüfus siciline tescil edilir. Adın değiştirilmesi, adla kazanılmış olan hakları etkilemez."
Bu düzenleme ile birlikte:
Adın değiştirilebilmesi için haklı bir sebep aranmakta,
Bu değişikliğin mahkeme kararıyla yapılması zorunlu tutulmaktadır.
2.2 Kişilik Hakkı ile Bağlantı
Ad, kişinin kişilik hakkı kapsamında korunur. Bu nedenle, kişinin mevcut adının onur kırıcı, alay konusu, toplumla bağdaşmayan bir nitelik taşıması durumunda, ad değişikliği hakkı doğar.
3. Haklı Neden Kavramı ve Uygulamadaki Yorumları
Kanun, adın değiştirilebilmesini "haklı sebepler" koşuluna bağlamış; ancak bu sebepleri sınırlayıcı olarak tanımlamamıştır. Yargı kararları ve doktrin, haklı nedenlerin kapsamını şu şekilde genişletmiştir:
3.1 Başlıca Haklı Nedenler Adın toplumda alay konusu olması
Adın cinsiyet ile uyumsuzluğu
Yazım veya telaffuz güçlüğü
Kişinin dini veya etnik kimliğiyle uyumsuzluk
Kişinin uzun yıllar boyunca farklı bir adla tanınması
Travmatik deneyimlerle ilişkilendirilmiş bir ad taşıması
Cinsiyet geçişi sonrası uyumsuz ad kullanımı
3.2 Uygulamadaki Geniş Yorum
Yargıtay kararlarında, bireyin mevcut adını psikolojik, sosyal veya kültürel nedenlerle taşımakta zorlandığını ispatlaması halinde, değişiklik talebi geniş yoruma tabi tutulmaktadır.
4. Dava Süreci ve Usul
4.1 Görevli ve Yetkili Mahkeme
Görevli mahkeme: Asliye Hukuk Mahkemesi
Yetkili mahkeme: Davacının yerleşim yeri mahkemesi
4.2 Taraflar
Davacı: Adını değiştirmek isteyen gerçek kişi
Davalı: Nüfus müdürlüğü
4.3 Deliller
Tanık beyanları
Psikolojik raporlar
Sosyal çevrede farklı adla tanınmaya dair belgeler
Medya ve sosyal medya profilleri
4.4 Kararın Etkisi
Mahkemenin verdiği karar, kesinleştikten sonra nüfus müdürlüğüne gönderilir ve ad değişikliği nüfus kütüğüne işlenir. Ad değişikliği, adla kazanılmış olan haklara zarar vermez (TMK m.27/2).
5. İdari Yol: Yazım ve İmla Hataları
2017 ve 2019 yılında yapılan yasal düzenlemelerle birlikte, bazı durumlarda ad ve soyadın düzeltilmesi için mahkemeye gitmeye gerek kalmaksızın nüfus müdürlüklerine başvuru yapılabilmektedir.
5.1 Şartlar
Açık yazım veya imla hatası bulunması
Adın genel ahlak kurallarına aykırılığı
2024 itibariyle bu yöntemle bir defaya mahsus olmak üzere değişiklik yapılabilmektedir.
6. Uygulamadaki Sorunlar ve Öneriler
6.1 Haklı Sebep Kriterinin Belirsizliği
Her ne kadar esnek yorumlanıyor olsa da "haklı neden" kavramı hâlâ yargılamaya göre değişen bir ölçüttür. Bu durum, kişisel yorumlara açık kararların doğmasına neden olmaktadır.
6.2 Dava Masrafları ve Sürecin Uzunluğu
Basit bir hak kullanımı olan ad değişikliği için açılan davalarda hem maddi hem zamansal yük bulunmaktadır. Bu nedenle, daha pratik idari yolların geliştirilmesi önerilmektedir.
7. Sonuç
Adın değiştirilmesi davası, bireyin kendi kimliği üzerinde tasarruf hakkını doğrudan ilgilendiren temel bir kişilik hakkıdır. Hukuki olarak bu hakkın ancak haklı nedenlere dayandırılması istense de, toplumsal ve bireysel değişim süreçlerinin hızlandığı çağımızda bu nedenlerin kapsamı da genişlemelidir. Daha esnek ve kişiyi merkeze alan uygulamalarla, ad üzerindeki toplumsal baskılar yerine bireysel tercihlerin önceliklendirildiği bir hukuk anlayışı gelişmelidir.