Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu


Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu Nedir

Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, salt huzur ve rahatını bozmak amacıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı amaçla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulmasıdır.

Bu suçun hukuksal konusunu 'kişilerin ruhsal bütünlüğü' oluşturur. Ruhsal bütünlükten kasıt psikolojik, ruhsal huzur içinde yaşama hakkıdır.

FAİL VE MAĞDUR

Bu suçun faili de mağduru da herkes olabilir.

SUÇUN MADDİ KONUSU

Suçun maddi konusu huzuru bozulan kişidir.

EYLEM

Seçimlik hareketli bir suçtur.

Seçimlik hareketler;

*Bir kimseye ısrarla telefon edilmesi

*Bir kimseye ısrarla gürültü yapılması

*Bir kimseye hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması

SUÇUN OLUŞMA ŞARTI

Suçun oluşabilmesi için seçimlik hareketlerden birinin bir kez yapılması yeterli olmayıp ISRARLA yapılması gerekir.

Örnek; alt komşunuz sürekli olarak gitar çalıyor ise kişinin huzur ve sükununu bozma suçu oluşur. 

Bir kişiye ısrarla telefon edilmesi halinde de kişinin huzur ve sükununu bozma suçu oluşur.

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Bu suç, hukuka aykırılık bakımından bir özellik taşımaz.

MANEVİ UNSUR

Bu suçun manevi unsuru kasttır.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

TEŞEBBÜS 

Bu suça teşebbüs mümkündür.

İŞTİRAK

İştirak konusunda genel kurallar uygulanır.

İÇTİMA

Bu suç kesintisiz bir suçtur. Yani söz konusu hareketlerin bir kez yapılması yeterli olmaz, ISRARLA yapılması gerekir.

MUHAKEME

Bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.

SUÇLA İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

Kendisini Rahatsız Etmemesini İstemesinden Sonra Failin 17 Mesaj Göndermesi

Karar İçeriği

18. Ceza Dairesi 2016/6267 E. , 2018/16768 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kişilerin huzur ve sükununu bozma
HÜKÜM : Beraat

KARAR

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanığın, katılanın kendisine rahatsız etmemesini söyledikten sonra da mesaj göndermeye devam ederek toplamda on yedi mesaj attığı söz konusu eyleminin, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle sanık hakkında beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı, katılan ...’nun temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Uzaklaştırma Kararı Çıkarılan Eşin Üç Defa Araması Halinde Huzur ve Sükununu Bozma Suçunu İşlemesi

Karar İçeriği18. Ceza Dairesi 2015/42091 E. , 2017/11297 K.

"İçtihat Metni"

 

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kişilerin huzur ve sükununu bozma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile korunan hukuki yarar kişi özgürlüğünün korunması ve bireyin, psikolojik ve ruhsal bakımdan rahatsız edilmemesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, kanun metninde yazılı bulunan telefon etme, gürültü yapma yada aynı maksatla, hukuka aykırı bir davranışta bulunması bir kez yapmasının yeterli olmadığı, eylemin ısrarla tekrarlanması süreklilik arz etmesi ve sırf kişilerin huzur ve sükununu bozma saiki ile işlenmesi gerekmektedir.
Somut olayda, sanığın kendisini terk eden ve hakkında Aile Mahkemesinden tedbir kararı çıkartan eşini 25/10/2013 tarihinde üç defa aradığı ve hakkında tedbir kararı çıkarılmasından önce pekçok mesaj çektiği gerekçesiyle TCK. 123. maddesi uyarınca cezalandırılmasını teminen dava açıldığı, sanığın barışmak için aradığını ve mesaj gönderdiğini savunması ve mesaj içerikleri incelendiğinde, katılana karşı sevgisine dair sözler içermesi ve katılandan telefonu açmasını istediğinin anlaşılması karşısında, sanığın kastının ne şekilde sırf huzur ve sükunu bozma saiki olarak kabul edildiği yöntemince açıklanmadan, yetersiz inceleme ve yasal olmayan gerekçeyle mahkumiyet hükmü kurulması,
2- Kabule göre de;
a) Sanık hakkında tekerrüre esas alınan hapis cezasının dayanağı olan tehdit suçunun hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik CMK’nın 253/1. madde hükmü uyarınca uzlaştırma kapsamına alınmış olması karşısında anılan suça ilişkin mahkumiyet hükmü açısından uyarlama yapılıp yapılmadığı araştırılıp, bunun sonucuna göre mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesi zorunluluğu,
b) 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olan 16 TL yargılama giderinin, CMK'nın 324/4. maddesi uyarınca Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilmesi gerekirken, sanıktan tahsiline karar verilmesi,
c) TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkması,
Kanuna aykırı ve sanık ...'in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken aleyhe temyiz olmadığından, 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 18.10.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Israrla Arama veya Mesaj Atma Eylemi Cinsel Taciz Boyutundaysa Cinsel Taciz Suçundan Ceza Verilir.

Karar İçeriği3. Ceza Dairesi 2019/13010 E. , 2019/20885 K.

"İçtihat Metni"

 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Olası kastla yaralamaya teşebbüs, kişilerin huzur ve sükunu bozma
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
1) Sanığın, katılan ... 'tan hoşlandığı, 17.09.2014 tarihinde katılanın cep telefonuna arkadaşlık teklifi içeren ve katılandan hoşlandığını belirten mesajlar attığı olayda, 17.09.2014 tarihli telefon inceleme tutanağında yer alan mesaj içerikleri ve kişilerin huzur ve sükunu bozma suçunda eylemlerin ısrarla tekrarlanması, süreklilik arz etmesi hususu gözetildiğinde, sanığın eyleminin TCK'nin 105/1. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması
2) Olay günü camiye gitmek üzere evinden çıkan katılan ...'ın yolda yürüdüğü sırada, sanığın aracını tehlikeli biçimde sürmek şeklinde gerçekleşen eyleminde, sanığın tanımadığı ve taraflarla ilgisi bulunmayan katılan ...'a yönelik yaralama kastı ile hareket etmesini gerektirir bir durum olmadığı ve 17.09.2014 tarihli olay yeri görgü ve tespit tutanağında sokak üzerinde yaklaşık üç metre uzunluğunda araç lastiği izi olduğunun belirtilmiş olması karşısında, sanığın eyleminin TCK'nin 179/2. maddesinde düzenlenen Trafik Güvenliğini Kasten Tehlikeye Sokmak suçu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
3) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas- 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nin 53/1. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle, hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme uygun BOZULMASINA, 18.11.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

FAİLİN KASTININ HUZUR VE SÜKUNU BOZMAYA YÖNELİK OLDUĞUNUN TESPİT EDİLEBİLMESİ GEREKMEKTEDİR.

Karar İçeriği18. Ceza Dairesi 2018/6322 E. , 2020/1085 K.

"İçtihat Metni"

 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kişilerin huzur ve sükununu bozma
HÜKÜM : Mahkumiyet

KARAR

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçu ile korunan hukuki yarar kişi özgürlüğünün korunması ve bireyin, psikolojik ve ruhsal bakımdan rahatsız edilmemesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, kanun metninde yazılı bulunan telefon etme, gürültü yapma ya da aynı maksatla, hukuka aykırı bir davranışta bulunulması eylemlerinin bir kez yapılmasının yeterli olmadığı, eylemlerin ısrarla tekrarlanması, süreklilik arz etmesi ve sırf kişilerin huzur ve sükûnunu bozma saiki ile işlenmesi gerekmektedir.
Dosya kapsamından, katılanın 16/06/2014 tarihinde, sanığın kendisini 0507xxxx1179 numaralı veya başka numaralardan arayarak rahatsız ettiğini, kendisi ile küfürlü konuşup mesaj attığını anlatarak şikayetçi olduğu, tarafların beyanlarından bir dönem birlikte yaşadıkları, her iki tarafın kendisinin bu birlikteliğe son verdiğini ifade ettiği anlaşılmaktadır. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının temin edilen 01/05/2014-03/07/2014 tarihleri arasındaki görüşme kayıtlarına göre tarafların 03/06/2014 tarihinden sonra 0507xxxx1179 numaralı telefon üzerinden arama veya mesaj yolu iletişimlerinin olmadığı, sanık tarafından gönderilen ve dosyada tutanağa bağlanmış 25/05/2015 tarihli mesajın ayrılmaları ile ilgili olduğunun anlaşıldığı, sanığın 0507xxxx1179 numaralı telefondan suç tarihi olarak kabul edilen 16/06/2014 tarihinde katılanı aramadığı ve mesaj atmadığı, ayrıca tarafların 03/06/2014 tarihine kadar mesaj veya aramalarının karşılıklı olduğu somut olayda; sanığın kastının ne şekilde sırf huzur ve sükunu bozma saiki olarak kabul edildiği yöntemince açıklanmadan, dosya kapsamına uygun düşmeyen yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
TCK’nın 61. maddesindeki ölçütler ve aynı Kanunun 3. maddesindeki “fiilin ağırlığı ile orantılı ceza verilmesi ilkesi” çerçevesinde somut olay açıkça irdelenerek, temel cezanın saptanması gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında gerekçe gösterilmeden temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak fazla belirlenmesi,
Kanuna aykırı, sanık ...’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken aleyhe temyiz olmadığından, 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 15/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

  1. CEZA DAİRESİ
  2. 2016/4597
  3. 2018/3311
  • KİŞİLERİN HUZUR VE SÜKUNUNU BOZMA SUÇU ( Bazı Hareketlerin Bir Kez Yapılması ile Suçun Israr Öğesi Oluşmaz Ancak Bir Çok Kez Tekrarı ile Oluşacağı/Temadiye Elverişli Hareketler Yönünden Olgusal Bir Değerlendirme Yaparak Hukuka Aykırı Davranışın Israr Boyutuna Gelip Gelmediğinin Belirlenmesi Gerektiği – Sanığın Olay Günü Saat 36 Kez Katılanı Aradığının Anlaşılması ve Sanığın da Bu Hususu İkrar Ettiği/Bilgisi Olan Tanık Duruşmaya Çağrılıp Dinlenilerek Sonucuna Göre Sanığın Hukuki Durumunun Belirlenmesi Gerektiği )
  • TEMADİYE ELVERİŞLİ HAREKET
  • SANIĞIN HUKUKİ DURUMUNUN TAKDİRİ

DAVA :

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

KARAR : 

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun unsurlarından birisi de ısrar öğesidir. Bazı hareketler yapıları gereği temadiye uygun değildir bu hareketlerin birkez yapılması ile suçun ısrar öğesi oluşmaz ancak bir çok kez tekrarı ile oluşur. Ancak temadiye elverişli hareketler bakımından ise suçun oluşması için birden çok kez tekrarını aramak hükmün konuluş amacı ve korunan hukuki yarara hizmet etmez. Temadiye elverişli hareketler yönünden olgusal bir değerlendirme yaparak hukuka aykırı davranışın kişinin huzur ve sükununu bozacak yoğunluğa yani ısrar boyutuna gelip gelmediği belirlenmelidir.

Yukarıdaki değerlendirmelere göre somut olayda; dosya kapsamından sanığın olay günü saat 11:30 ile 12:08 arasında 36 kez katılanı aradığının anlaşılması ve sanığın da bu hususu ikrar etmesi karşısında, olaya dair görgüye dayalı bilgisi olduğu anlaşılan tanık usulünce duruşmaya çağrılarak dinlenilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma ve yetersiz gerekçeyle beraat kararı verilmesi,

SONUÇ : 

Kanuna aykırı ve katılanın temyiz nedenleri bu sebeplerle yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Karar İçeriği18. Ceza Dairesi 2015/16841 E. , 2016/8361 K.

"İçtihat Metni"

 

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kişilerin huzur ve sükununu bozma
HÜKÜM : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile korunan hukuki yarar kişi özgürlüğünün korunması ve bireyin, psikolojik ve ruhsal bakımdan rahatsız edilmemesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, kanun metninde yazılı bulunan telefon etme, gürültü yapma yada aynı maksatla, hukuka aykırı bir davranışta bulunması bir kez yapmasının yeterli olmadığı, eylemin ısrarla tekrarlanması süreklilik arz etmesi ve sırf kişilerin huzur ve sükununu bozma saiki ile işlenmesi gerekmektedir.
Yargılamaya konu somut olayda ise, olay günü sanığın, alışveriş merkezinden çıkan katılanı evinin bulunduğu siteye kadar takip etmesi biçimindeki eyleminde, TCK'nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun unsuru olan ısrar öğesinin ne şekilde gerçekleştiği yöntemince açıklanmadan, yetersiz gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki isteme aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 21.04.2016 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
TCK. 123. maddesin de düzenlenen suç ile, kişilerin psikolojik, ruhsal dinginlik içinde yaşama hakkı korunmaktadır.
Bu Suç seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir. suçun oluşması için, sırf huzur ve sükûnu bozmak maksadıyla belirli bir kimseye ısrarla telefon edilmesi veya ısrarla gürültü yapılması yahut aynı amaçla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması gerekmektedir.
Birinci seçimlik hareket, bir kimseye “ısrarla” telefon etmektir.
Telefon etme şeklindeki bu hareketin bir defa yapılması yeterli olmayıp, “ısrar” boyutuna ulaştığının kabul edilebileceği bir sayıda olması gerekmektedir. Ancak bunun her olayın somut özelliğine göre değerlendirilmesi gerekir, yine de bu sayının asgari üç olarak kabulünün maddenin konuş amacına uygun düşeceği fikrindeyiz. Günümüzün gelişen iletişim teknolojisi sonucunda akıllı telefonların birer bilgisayara dönüştüğü, bilgisayar yazılım sitemleri üzerinden çalışan facebook gibi sosyal medya uygulamaları üzerinden gönderilen mesajların kanunilik ilkesi gereği maddedeki “bir kimseye ısrarla telefon edilmesi” hareketi kapsamında kalmayacağı telefonun bilişim dışında kalan sadece iletişim fonksiyonu kullanılarak yapılan kullanımları içerdiği, (telefonla arama mesaj yollama gibi) Ancak bu tür rahatsız edici davranışların “hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması” kapsamında kalabileceği düşüncesindeyiz.
İkinci seçimlik hareket olarak gürültü yapılması aranmaktadır. Yapılan gürültünün telefon edilmesinde olduğu gibi ısrarla yapılması gerekir. Dairemizin 29.09.2015 tarih 2015/7959 E, 2015/5947 K sayılı kararında belirtildiği gibi TCK. 123. maddesinde düzenlenen suçun oluşması için gürültünün belirli bir kimseyi hedef olması gerekir. Gürültü belirli bir kimseyi hedef almamış ise bu durumda TCK. 183. maddede düzenlenen suç oluşacaktır.
Üçüncü seçimlik hareket ise ısrarla aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulmasıdır. Yapılan hareketin hukuk düzenince korunmayan bir hareket olması gerekir. Hukuka uygun kabul edilen hareket sonucu kişinin huzur ve sükunu bozuluyor olsada burada suç oluşmayacaktır. Örnek, bir yakalama kararı kapsamında araçla kaçan failin uzun süre takip edilmesi gibi. Hukuka aykırı başka davranış unsuru değerlendirilirken hiç kuşkusuz genişletici yoruma başvurmadan her olayı somut özelliğine göre değerlendirmek gerekir. İlk iki seçimlik harekette olduğu gibi bu seçimlik hareket için de ısrar ögesi aranmalıdır.
Telefon edilmesinde ısrar unsurunun tespiti kolay olmakla birlikte gürültü yapılması ve aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması hareketlerinde ısrar unsurunun tespiti ayrı bir önem kazanmaktadır.
Maddede hareket yönünden karma bir yapı benimsendiğini düşünmekteyiz bazı hareketler yapıları gereği temadiye uygun değildir bu hareketlerin bir kez yapılması ile suçun ısrar ögesi oluşmaz ancak birçok kez tekrarı ile oluşur örnek telefon edilmesi, mesaj çekilmesi,
Ancak, temadiye (kesintisizlik) elverişli hareketler bakımından ise suçun oluşması için birden çok kez tekrarı aramak hükmün konuluş amacı ve korunan hukuki yarara hizmet etmez. Temadiye elverişli hareketler yönünden olgusal bir değerlendirme yaparak gürültü veya hukuka aykırı davranışın kişinin huzur ve sükununu bozacak bir yoğunluğa yani ısrar boyutuna gelip gelmediği belirlenmelidir. Hareketin nesnel bir değerlendirme ile kişinin huzur ve sükununu bozacak yoğunluğa ulaştığı sonucuna ulaştığımızda artık tekrarını aramadan ısrar unsurunun gerçekleştiğini kabul etmeliyiz.
Fiilin icrası süreklilik arz eden suçlara mütemadi suçlar denmektedir. Bu suçlar yönünden önemli olan neticenin devamı değil hareketin devamıdır. (... TCK. Genel Hükümler 11 Bası s 173)
Manevi unsur yönünden ise failin huzur ve sükunu bozma saiki ile hareket etmesi gerekir. 5237 sayılı TCK ile benimsenen suç teorisi ile özel kast anlayışı terk edilerek saik kavramı benimsenmiştir. (...ayrıca failin saiki de suçun oluşması için manevi unsur olarak aranmıştır. Örnek; göçmen kaçakçılığında maddi yarar saiki, ayrımcılık suçunda nefret saiki ile hareket edilmesi gibi saikin tespiti hiç kuşkusuz somut olayın özelliklerine göre belirlenmelidir. Bu suç bu nedenle olası kastla işlenmeye elverişle olmayan genel kast ve saikle işlenen bir suçtur.
Bu suçun oluşması için eylemin özel norm niteliğindeki başka bir ceza normunu ihlal etmemesi gerekir aksi halde özel norm öncelikle uygulanmalıdır. Çünkü TCK. 123. madde tamamlayıcı bir genel norm niteliğindedir. Örnek; Gönderilen 10 mesaj içeriğinde mağdura hakaret edilmiş ise TCK. 123. madde yerine TCK. 125/2. maddenin uygulanması gerekir.
Somut olayda, katılan olay günü kızı ile birlikte alışveriş merkezinden evlerine doğru gitmekteyken sanığın kendilerine bakarak gülümsediğini fark ettiği, acaba tanıdık mı diye düşündükleri fakat tanıdık olmadığını anlayınca, yollarına devam etmekteyken sanığın hala kendilerine bakmaya devam ettiği, kendileri durduğunda sanığın da durduğu, bu şekilde 300 metre devam ettiği, sonra bir ara şahsın olmadığını fark ettikleri, ancak, eve yaklaştıklarında bu kez sanığın araba ile takip ettiklerini gördükleri, sanığın katılan ve kızını site girişine kadar takip ederek siteye giren katılanın ardından gelip site güvenlik görevlisine sorular sorarak katılan ve kızının kim olduklarını öğrenmeye çalıştığı,
Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, failin mağdurları huzur ve sükununu bozmak amacıyla ısrarla takip ettiği ikamet ettikleri siteye kadar geldiği site görevlisine mağdurlar hakkında soru sorarak kim olduklarını öğrenmeye çalıştığı eyleminin nesnel olarak huzur ve sükunu bozacak yoğunluğa yani ısrar boyutuna ulaştığı kabul eldilmelidir.
Sanığı, mağdurları görerek taraflarla doğrudan temas eden, yüz yüze gelen mahkemenin de aynı sonuca ulaştığı göz önüne alındığında sanığa yüklenen suçun oluştuğu mahkumiyet kararının onanması gerektiği görüşüyle sayın çoğunluğun hükmün bozulması yönündeki görüşüne katılmıyoruz.

Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu hakkında faydalı bilgiler, Avukat Gizem Gül Uzun tarafından sunulmuştur.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN