KAYSERİ 7. AİLE MAHKEMESİNE
ESAS NO: 2023/*** E.
DAVALI:
VEKİLİ: Gizem Gül Uzun
ADRES: Sahabiye Mah. Teoman Sk. Avukatlar İş Hanı Bina No: 9 Kat: 5 Daire No: 501 Kocasinan/KAYSERİ
DAVACI:
KONU: Davacının dava dilekçesine karşı cevaplarımızdan ibarettir.
AÇIKLAMALAR
Yukarıda esas numarası yazılı dosyada ekli vekaletname uyarınca davalı vekili olarak bulunmaktayım. Müvekkil aleyhinde ikame edilen davanın dava dilekçesi müvekkile tebliğ edilmiş olup süresinde cevap dilekçemizi mahkemenize sunuyoruz. Öncelikle davacının açmış olduğu Kayseri 7. Aile Mahkemesi 2023/*** E. Sayılı davanın reddini talep etmekle birlikte; Kayseri 7. Aile Mahkemesi 2023/*** E. Sayılı karşı davamızın kabulünü talep ederiz.
Davacı, dava dilekçesinde; ev eşyaları, kına, düğün, masraflarının tamamının tarafınca karşılandığını, davalının sürekli ailesinin evine gittiğini, temizlik ve yemek gibi tarafların ortak sorumluluklarını yerine getirmediğini, davalının, davacıya hakarette ve küçük düşürücü sözlerde bulunduğunu, davalının dışarıda yemek yemeyi ve sürekli yeni kıyafetler aldığını, davalının kardeşinin, davacıya tehdit ve hakarette bulunduğunu, davalının, davacıyı tehdit ettiğini, davalının sadakat yükümlülüğüne aykırılık teşkil eden güven sarsıcı hareketlerinin bulunduğunu, davalının sürekli telefonla ilgilendiğini ve telefondan gizli işler çevirdiğini, davalının cinsel birliktelik sağlama görevini ihlal ettiğini beyan etmiştir. Davacının, müvekkili mahkeme nezdinde kötüleme amacı taşıyan asılsız beyanlarını kabul etmiyoruz. Şöyle ki :
1- Müvekkil ve davacı arasında nerede yaşayacaklarına dair bir anlaşma bulunmamakla birlikte 5 aylık bir evlilikte 2 yıl sonrası için verilen sözün tutulmamasından bahsedilmesi imkansızlık doğurmaktadır. Müvekkil ile davacı 10.10.2022 tarihinde evlenmişlerdir. Davacının, dilekçesinde 2 yıl Kayseri'de kaldıktan sonra müvekkilin evlenmeden önce yaşadığı ve ailesinin ikamet ettiği Kocaeli'ne dönecekleri konusunda tarafların anlaştığına dair beyanı kesinlikle kabul etmiyoruz. Davacı, kendi isteğiyle Kayseri iline tayinini aldırıp Kayseri'de yaşamak istemiştir. Davacının bunu dilekçesinde belirtmesi süre bakımından da aykırılık teşkil etmektedir. Çünkü davacı, evlilik birliliğinin ne demek olduğunu hiçbir zaman anlamamış ve evlilikten doğan sorumluluklarını, tarafların evli olarak kaldığı beş ay boyunca yerine getirmemiştir. Keza davacının davasında iki yıl sonrası için verilen bir sözü, müvekkilimin ihlal ettiğini bahsetmesi hakkaniyete aykırıdır. Söz konusu söz iki yıl sonrası için verilmiştir fakat davacı, boşanma konusu olan evliliğin beşinci ayında müvekkilime boşanma davası açmıştır.
1a- Davacı ortak konuta hiçbir eşya almamakla birlikte davacı, masraf diye iddia ettiği düğünde taraflara bir kutu meyve suyunu bile çok görmüştür. Davacı dava dilekçesinde, düzen, ev eşyaları, kına, düğün dahil bütün masrafları tek başına yaptığını söylemiştir. Bunu kesinlikle reddetmekle birlikte; tarafların oturduğu ortak konutun bütün eşyaları müvekkilim ve ailesi tarafından alınmıştır. Davacı, evliliğe giden süreçte bütün masraflardan kaçınmış, yapmış olduğu masraflarda müvekkilim ve ailesine karşı `` size hiçbir şey yedirmem, bok yiyin, zehir zıkkım olsun`` şeklinde beyanlarda bulunmuştur. Davacı, kına ve düğün masraflarını da müvekkilim ve ailesinin üstlenmesini istemiştir. Kabul etmediklerinde davacı, müvekkilim ve ailesine ``yüzsüz, şerefsizler`` şeklinde hakarette bulunmuştur. Keza bu tavırlarını kına gecesinde de devam ettirip, müvekkilimin o özel gününü zehir etmeye çalışmışlardır. Kına gecesinde davacı ve ailesi, kına gecesinde surat asarak oturmuş ve kına gecesinin ortasında salonu terk etmişlerdir. Bu beyanlarımız kına gecesine ait video kayıtlarında da açıkça görülmektedir. Bu kayıtları delil olarak Mahkemenize sunacağız.
1b- Düğün günü ise müvekkilim için ayrı bir hüsrandır. Düğün Kocaeli'nde olmuştur. Müvekkilim ve ailesi kendi araçlarıyla düğün yeri olan Kocaeli'ne gitmişlerdir. Davacı ve ailesi karşılamaya dahi gelmemişlerdir. Bilindiği üzere Türk kültür ve adetlerinde düğüne gelen gelin ve ailesi karşılanır, yemek yedirilir ve imkanlar dahilinde konaklamaları yapılır. Bunların hiçbiri yapılmasa bile taraflar güler yüzle, hoş sohbetle ağırlanır. Somut olayımızda davacı ve ailesi bunların hiçbirini yapmamış olmamasına ek olarak düğün gününde müvekkilim ve ailesine hakaret etmiştir. Müvekkilim ve ailesi düğün yerine geldikten yemek ihtiyaçlarını giderip hazırlandıktan sonra davacı, müvekkilimi arayıp ``gelin kahvaltı yapın`` demiştir. Müvekkilim, yemek yediklerini ve kahvaltı yapmalarına gerek olmayacağını söylemiştir. Davacı bunun üzerine düğün gününde müvekkilime ``zıkkım yiyin, şerefsizler`` şeklinde hakarette bulunmuştur.
1c- Hayatının en özel gününde müvekkile bir gelinlik bile çok görülmüştür. Davacı dilekçesinde düğün masraflarını tek başına yaptığını söylemiştir. Davacı düğün için yapılan masraflarda sürekli hakaretlerde bulunmuş ve kavga çıkarmıştır. Düğün için yapılacak olan alışverişe davacının eltisi (küçük kardeşinin eşi) dahil olup sürekli kavga çıkarmaya çalışmıştır. Müvekkil damadın damatlığını özenle seçip satın alırken; davacı taraf müvekkilimin bu özel gününde bir gelinlik almayı bile çok görmüş ve gelinlik kiralamıştır. Düğün, belediyenin düğün salonunda yapılmıştır ve davacı salona ücret ödememiştir. Düğün de masalarda meyve suyu, su ve klasik bir düğünde olması gereken en ufak bir çerez bile koyulmamıştır. Düğünde yalnızca maket pasta kesilmiştir. Yani düğünde pasta bile kesilmemiştir. Davacının ailesi düğün gününde de yine asık bir suratla oturmuşlar, müvekkilime veya ailesine karşı bir hayırlı olsun demeyi bile çok görmüşlerdir. Davacı ve ailesinin düğünde yaptığı tek şey; müvekkilime düğünde takılan altınların hepsini, düğün devam ederken müvekkilim üzerinden zorla alıp kaçırmaktan ibarettir. Düğün gününe dair kamera kaydı da mevcut olup, tarafınızla paylaşılacaktır.
2- Davacı evlilik boyunca evin ihtiyaçlarını alırken bile cimri davranmış, müvekkilim evin temel ihtiyaçlarının alınmasını söylediğinde bile kavga çıkarmış ve müvekkilime hakaret etmiştir.
Davacı, nişanda, düğünde olduğu gibi evlilikte de cimriliklere devam etmiştir ve evinin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan bile aciz bir duruma düşmüştür. Müvekkil, ev ihtiyaçlarının karşılanmasını istediğinde dahi kavga çıkarmış ve müvekkilime fiziksel şiddet uygulamıştır. Müvekkilim, davacıdan bir kez dondurma istemiştir. Davacı, eşinin bu ufak isteği karşısında ``dondurman batsın, zıkkım ye`` demiştir. Müvekkil bu durum karşısında üzülüp, ağlamaya başladığında ise davacı, mutfaktan bıçağı alıp gelmiş ``Bu bıçağı kendime mi sokayım sana mı sokayım`` demiştir. Takdir edileceği üzere davacı evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini anlayabilecek olgunlukta olmayan, psikolojik sıkıntıları bulunan bir adamdır. Davacı, müvekkilin ekonomik ihtiyaçlarını göz ardı etmiş, müvekkilin kendisine ped alması için bile para vermeyi reddetmiştir. Davacı, müvekkile açıkça ekonomik şiddet uygulamıştır.
EV GİDERLERİNİ KARŞILAMAMAK EKONOMİK ŞİDDETTİR.
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin kadının temel ihtiyaçlarını gidermediği, ev giderlerini karşılamayarak kadına ekonomik şiddet uyguladığı ve birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilecek yerde, davanın reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/1251 E. , 2021/3012 K.)
EŞİNE HARÇLIK VERMEMEK EKONOMİK ŞİDDETTİR.
Taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanma kararı verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanatı delillerden, tarafların mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, davacı-karşı davalı erkeğin eşine sürekli olarak harçlık vermeyerek ekonomik şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/4681 E. , 2019/12252 K.)
AŞIRI CİMRİ DAVRANMAK EKONOMİK ŞİDDETTİR.
Mahkemece boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarının yanında erkeğin ayrıca, aşırı cimri davranmak suretiyle eşine ekonomik şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Buna karşılık mahkemece kadına kusur olarak yüklenen "bu iş bitti” şeklindeki söylemin kadına değil kadının abisine ait olduğu, bu nedenle kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, yine "ben yapamıyorum, olmaz" söylemi sonrasında ise evliliğin fiilen bir süre daha devam ettiği, bu nedenle bu vakıanın da erkek tarafından affedildiğinin, en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerekeceğinden kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, yine de kadının, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere eşinin eve gelmesini istemeyerek birlik görevlerini yapmamak üzere evi terk ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-davacı erkeğin, davacı-davalı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, hatalı kusur belirlemesi ile yazılı şekilde tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/6942 E. , 2018/13653 K.)
2a- Müvekkil, evlilik boyunca davacı eşe karşı sorumluluklarını daima yerine getirmiş, eşine özel yemekler yapıp, sofralar kurmuştur.
Davacı, cimriliğinden ötürü müvekkilim arada bir eşi ile birlikte dışarıda vakit geçirip, yemek yemek istemesini çok görmüş ve davacı, müvekkilime karşı sürekli dışarıda yemek yeyip, gezmek istediğini beyan etmiştir. Bu beyanı kesinlikle reddediyoruz. Müvekkil, eşini mutlu edebilmek adına sürekli yeni tarifler öğrenip, yemekler yapmış ve eşine güzel sofralar kurmuştur. Kurduğu sofraların fotoğrafları mahkemenize delil olarak sunulacaktır. Fakat bunlara rağmen davacı eş, müvekkilin çabalarını yeterli görmemiş ve dava dilekçesinde de belirttiği üzere ev içerisindeki bütün sorumluluğun müvekkile ait olduğu ve yemek yapmak, evin ihtiyaçlarını gidermek yalnızca kadının göreviymişçesine beyanda bulunmuştur. Bu beyanlar hakkaniyete aykırıdır. Evin bütün işleri (yemek, bulaşık, çamaşır, temizlik) yalnızca kadının görevi değil, eşlerin birlikte üstesinden gelmesi gereken bir sorumluluktur. Müvekkil eşinin zorlamasıyla Kayseri Şehir Hastanesindeki işinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Herhangi bir işte çalışmadığı için evin sorumluluklarını tamamen üstlenmesine rağmen davacı nankörlük yapıp, aksi beyanlarda bulunmuştur.
2b- Müvekkilimin kardeşi, davacıya hiçbir zaman hakaret etmemiştir. Müvekkilin kardeşi ve babası Deprem gününde (6 Şubat) çalıştığı için müvekkilimin ve ailesinin yanında durmasını rica etmesine karşılık davacı ve babası tarafından telefon üzerinden hakarete uğramıştır.
Müvekkil ve davacı, deprem gününde korktukları için evlerinde duramamıştır. Bunun üzerine müvekkilimin kardeşinin çalıştığı yerin misafirhanesinde konaklamak zorunda kalmışlardır. Davacı bu konaklama yerinde sadece yatıp, kafası estiğinde de sağa sola gitmiştir. Bunun üzerine müvekkilimin kardeşi davacıya ``burada başka erkeklerde var. Biz çalıştığımız için sürekli burada olamıyoruz. Sen zaten çalışmıyorsun, o yüzden ailenin yanında dur.`` şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı, bu konuşmadan sonra bir anda çekip gitmiş ve daha sonrasında bu olayı müvekkilin kayınbabasına anlatmıştır. Aynı gün davacı ve babası, müvekkilin kardeşini arayıp hakaretlerde bulunmuş, `` şerefsiz, orospu çocuğu sen kimsin?`` demişlerdir. Müvekkilin ve ailesinin, ne davacıya ne de davacının ailesine karşı hiçbir zaman olumsuz bir tavrı olmamıştır. Müvekkilimin ailesi söz konusu evlilik müessesesinin her aşamasında davacı ve ailesinin hakaretlerine maruz kalmalarına rağmen eşlerin arası bozulmasın diye sessiz kalmışlardır.
3- Davalı eş dava dilekçesinde müvekkilim kendisini sürekli tehdit ettiğinden ve müvekkil tarafından sürekli hakarete maruz kaldığına dair beyanlarda bulunmuştur. Dava dilekçesine ek olarak sunduğu Whatsapp mesajlarını da delil olarak göstermiştir. Müvekkilin sürekli tehdit ve hakaret ettiğini kesinlikle kabul etmiyoruz. Davacı, ev içerisinde eşiyle hiç ilgilenmemektedir. Davacı, işten geldikten sonra tüm akşamı telefon ve konsol oyunları oynayarak geçirmektedir. Müvekkil, her insanın da duyacağı gibi ilgiye ihtiyaç duyduğunu belirtmiştir. Davacı buna karşılık sebepsizce kavga çıkarmış, müvekkili darp etmiştir. Akabinde davacı, akşamı müvekkilime zehir ettikten sonra nereye gideceğini ne zaman geleceğini söylemeden evden çıkıp gitmiştir. Müvekkilim uğradığı fiziksel şiddetten dolayı darp raporu almıştır. Darp raporu dilekçeye ek olarak tarafınızla paylaşılacaktır.
3a- Davacı, haksız olduğu davasını haklı hale getirebilmek için sürekli kavga çıkarmıştır. Müvekkili darp edip üstüne evi terk etmiş, eşinin nasıl olduğunu sormaya tenezzül bile etmemiştir. Haksız fiile maruz kalan her insanın yapacağı gibi müvekkilde, davacı eş evden çıkıp gittikten sonra kendisine mesaj atmıştır. Davacının amacı haksız olduğu davasını haklı hale getirebilmek amacıyla böyle kötüniyetli bir plan yapmıştır. Davacı dilekçesine ek olarak paylaştığı WhatsApp mesajlarının çoğu kısmı müvekkilim tarafından yazılmamış olup, davacı mesajlarda kendi yazdığı yerleri silerek paylaşmıştır. Davacı bu hareketi ile yalan delil üretmiştir. Keza davacı, dava dilekçesinde tarafların arasında olan herhangi bir olumlu durum yazmamıştır. Mahkemeye evliliklerinin sürekli kavga, kaos ortamında yaşanmış gibi lanse etmeye çalışmıştır. Fakat davacının bu tutumu tamamen yalandan ibaret olup kesinlikle kabul etmemekteyiz. Davacının, müvekkile karşı uyguladığı fiziksel ve psikolojik şiddetlere, müvekkile karşı uyguladığı cinsel şiddetlere, deprem günü bile müvekkili cinsel ilişkiye zorlamasına ve bunun yüzünden kavga çıkarmasına rağmen müvekkilim bu ilişkiyi kurtarmak için tek başına çaba gösteren taraf olmuştur. Müvekkilim, kocasının bahsettiğimiz niteliklere sahip olmasına rağmen gündelik hayatlarında, telefon konuşmaları ve sosyal medya konuşmalarında da eşine hep sevecen davranmış ve iltifatlarda bulunmuştur. Söz konusu WhatsApp mesaj kayıtları da dilekçemize ek olarak sunulacaktır.
4- Davacı, dava dilekçesinde müvekkilime yönelik olarak sadakat yükümlülüğüne aykırılık teşkil eden güven sarsıcı davranışları bulunduğunu, müvekkilin sürekli telefonla konuştuğunu ve müvekkilden ısrarla boşanmak istediğini söylemiştir. Biz bunların hepsini reddediyoruz. Müvekkil evlilik birliliğinin bozulmaması için sürekli çabalayan taraf olmuş, müvekkilin büyüdüğü çevre ve aile yapısında boşanmak kelimesi kifayetsiz olarak kabul edilmiştir. Keza boşanma davasını açan taraf müvekkilim değil davacıdır. Davacı deprem gününde çıkardığı kavgadan sonra iş yerinden izin alıp gitmiştir. Akabinde müvekkilimle hiç iletişime bile geçmeden boşanma davası açmıştır. Dava açtıktan sonra dahi hiçbir şekilde müvekkilimle irtibatta bulunmamış, ortak konuttaki tüm sorumluluğu da müvekkilimin üzerine yıkarak kaçmıştır. Müvekkilime karşı sadakatsiz ithamında bulunulması tamamen asılsız, uydurma ve kötüniyetli bir beyandır. Bu asılsız iddia müvekkilimin HTS ve mesaj kayıtları incelendiğinde de çok sarih bir biçimde ortaya çıkacaktır. Aksine davacı sürekli müvekkilden gizli olarak telefonla uğraşmakta, sosyal medya üzerinden sürekli başka kadınlarla mesajlaşmaktadır. Davacının evlilik birliğinden tek anladığı husus cinsellik olduğu için boş kaldığı zamanlarda neler yaptığı da meçhuldür. Keza davacı, müvekkile evlilikten önce birçok kez pavyona gittiğini ve yabancı kadınlarla cinsel birliktelik yaşadığını söylemiştir. Bu sebepler doğrultusunda davacı tarafın kullanmış olduğu ********* numaralı telefonuna ait telefon, HTS ve mesaj kayıtlarının celbini Sayın Mahkemenizden talep ediyoruz.
5- Davacı, müvekkille tanışma sürecinden itibaren sürekli müvekkilden çıplak fotoğraflar istemiş, çıplak videolu konuşmalar yapmak istemiştir. Müvekkil evlenmeden önce cinselliğin olmayacağını belirtmiş olsa bile davalının bu sapık istekleri hiçbir zaman bitmemiştir. Taraflar nişanlandıktan sonra davacının bu istekleri iyice artmıştır. Taraflar nişanlandıktan sonra davacı, müvekkilin annesi yanındayken bile müvekkilden çıplak fotoğraflar istemeye devam etmiş ``göğüslerini at`` şeklinde çirkin ve sapıkça isteklerde bulunmuştur. Müvekkilim, eşini sevdiğinden dolayı evlenince düzeleceğini düşündüğü için bu sapıkça istemlere karşı sessiz kalmış ve sabretmiştir. Davacının cinsel düşkünlüğü evlilikten sonra hat safhaya ulaşmış ve davacı, evlilik birliğini yalnızca cinsellik olarak görmüştür. Davacı, evlilik süresince müvekkile fiziksel ve psikolojik şiddet uygulamıştır. Müvekkilin dış görünüşü ile dalga geçip ``koca götlü, pislik `` şeklinde hakaretlerde bulunmaktadır. Dolayısıyla müvekkilim bu elem içerisinde cinsel olarak istekli olamamaktadır. Keza Yargıtay kararları da göz önünde bulundurulacağı üzere fiziksel şiddet nedeniyle cinsel ilişkiden kaçınmak cinsel şiddet değildir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle maruz kaldığı fiziki şiddetin yarattığı travma sebebiyle davalı-karşı davacı(nın) bir süre eşiyle cinsel ilişkiden kaçınmış olması kusur olarak yüklenemeyeceğine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/2103 E. , 2015/15723 K.)
5a- Davacı, müvekkilimle evlilik boyunca ilgilenmemiştir. Müvekkilimin doğum günü olan 25 Kasım 2022 tarihinde müvekkilime hediye almamış hatta ve hatta bir pastayı bile müvekkilime çok görmüştür. Davacının müvekkilimin doğum günün de bile tek derdi cinsel arzularının tatmini olmuştur.
5b- Davacı, balayında bir günde müvekkil ile 7 kez cinsel ilişkide bulunmuştur. Davacı başka zamanlarda da olmak üzere balayında müvekkili tersten ilişkiye zorlamıştır. Yargıtay kararları doğrultusunda zorla ters ilişki cinsel şiddet olarak sayılmıştır.
``Bölge adliye mahkemesince, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemece davacı-karşı davalı erkeğin belirlenen ve gerçekleşen kusurları yanında, kadına fiili livata yapmak suretiyle cinsel şiddet uyguladığının anlaşıldığı ve erkeğe bu vakıanın da kusur olarak eklenmesi gerektiği, bu nedenle belirlenen ve gerçekleşen kusur durumuna göre, erkeğin ağır kusurlu olduğu, cinsel şiddete ilişkin kusurun erkeğe yüklenmemesinin ise hatalı olduğu kabul edilmiş ve bozmayı gerektirmiştir.`` (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/2675 E. , 2021/3391 K.)
Davacı, müvekkil ile arasında evlilik içinde yaşadığı her şeyi annesine anlatmıştır. Müvekkille yaşadıkları cinsel hayatı dahi annesine anlatıp müvekkili küçük düşürmektedir.
``Yapılan yargılama ve toplanan delillerden bölge adliye mahkemesince tarafların kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, davacı kadının üçüncü kişilerin yanında eşinin cinsel yönden yetersiz olduğunu söyleyerek eşini küçük düşürdüğü anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.`` (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/6966 E. , 2020/778 K.)
6- Davacının tazminat talebi hakkında beyanlarımız.
Kusurlu eş yararına tazminat ve nafakaya hükmedilmez.
Davacı, yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenlerden ötürü kusurludur. Bu sebepten mütevellit tazminat ve nafaka taleplerinin reddini talep ederiz.
Evlilik birliğini temelinden sarsarak, müvekkile fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet uygulayarak, müvekkilin ailesine hakaret ederek evlilik birliğini çekilmez hale getiren davacıdır. Tazminat ve nafaka taleplerinin Sayın Mahkemenizce reddini talep ederiz.
Evlilik birliğinde;
Diğer eşe fiziksel şiddet uygulayan
Hakaret eden
Yalan söyleyen
Güven sarsıcı davranışlarda bulunan
Cinsel ilişkiden kaçınan
Eşini istemeyen
Evlilik birliğinin giderlerine katılmayan, savurgan davranan
Kişilerin yaptığı eylemler, kusurlu davranış olarak nitelendirilmektedir. Davacı yukarıda sayılan tüm eylemleri sergilemiştir.
Maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabul edilebilmesi için tazminat talebinde bulunan eşin diğer eşe göre kusursuz ya da daha az kusurlu olması gerekmektedir. Oysaki somut olayda davacı erkeğin eylemleri kusurlu davranış olarak nitelendirilmektedir.
Dolayısıyla davacının tazminat talebinin reddi gerekmektedir.
6a- Davacının, Yargıtay kararlarının da ışığında müvekkilim lehine tazminat ödenmesi gerekmektedir.
Cinsel Şiddet Varsa Talep Halinde Manevi Tazminata da Hükmedilmelidir.
Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davalı erkeğin evli kalınan süre içinde cinsel beraberliği gerçekleştiremediği, kadına fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Boşanmaya yol açan olaylarda davalı erkek tam kusurludur. O halde boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen davacı kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174. maddesinin (1.) ve (2.) fıkrası gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu isteklerin reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/26668 E. , 2017/4062 K.)
7- Yargıtay kararları ışığında savunma dilekçemize dair son beyanlarımız şöyledir:
Müvekkilim, davacıya karşı hakaret ve tehditi oluşturacak herhangi bir ifadede bulunmamıştır. Davacının iddia ettiği sosyal medya üzerinden gönderilen mesajlar müvekkilim tarafından yazılmamıştır. Müvekkilimin yazdığı mesajlar uğradığı haksız fiil dolayısıyla bu olaylar sonrasında her insanın vereceği şekilde tepkiler vermiştir. Yalnızca beddua içerikli ve davacının onur, şeref ve saygınlığının zedelenmeyeceği ölçüde, yalnızca nezaket kurallarına aykırı söylemlerde bulunmuştur. Sayın Mahkemenizin de takdir edeceği şekilde Yargıtay bu sözlerin hakaret suçunu oluşturmayacağı kanısındadır.
8a- Terbiyesiz, Saygısız vb. Sözler Hakaret midir?
Somut olayda sanığın katılana yönelik kullanmış olduğu “terbiyesiz, saygısız” şeklinde, kaba ifade ve ağır eleştiri niteliğindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunu oluşturmayacağı gözetilmelidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - 2016/6745 karar).
Ceza infaz kurumunda bulunan eşine para yatırmak için gelen sanığın, ziyaret günü olmadığı için çocuğunun kendisiyle birlikte cezaevine girmesine izin verilmemesi üzerine, cezaevi çevresinin başı boş köpeklerin dolaştığı ıssız bir yer olması ve 6 yaşındaki çocuğunun korkması nedeniyle, nizamiyede görevli bulunan müştekiye, kendisine yapıldığını düşündüğü haksızlığı eleştiri amaçlı olarak söylediği kabul edilen, “terbiyesizlik yapıyorsun” biçimindeki sözlerin, müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, ağır eleştiri, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar: 2014/32605).
8b- Beddua Etmek Hakaret Suçu Oluşturmaz
Hakim önüne çıkartılan sanığın, kendisinin haksız bir şekilde tutuklanmasına karar verildiğini düşünerek bunun sorumlusu olarak gördüğü sorguyu yapan hakime yönelttiği “..allah belanı versin?…” şeklindeki ifade, beddua niteliğinde, nezaket dışı, kaba ve rahatsız edici bir söz ise de, şikâyetçi hâkimin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını içermemesi ve sövme fiilini de oluşturmaması nedeniyle hakaret suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir (Ceza Genel Kurulu – 2014/386 karar).
Sanık tarafından söylenen “Allah hepinizi yaksın, geberin, Allah hepinizin belasını versin” biçimindeki sözlerin beddua teşkil edip bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek söz ve davranış niteliğinde olmadığı gözetilmeden sanığın hakaret suçundan beraatine karar verilmesi gerekir (Yargıtay 9. Ceza Dairesi - 2014/5495).
YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA MÜVEKKİLE İSNAT EDİLEN İDDİALARI KABUL ETMEMEKLE BİRLİKTE; SÖZ KONUSU HAKARET İDDİALARI KABUL EDİLMİŞ OLSA DAHİ HAKSIZ FİİL NEDENİYLE HAKARET VE KARŞILIKLI HAKARET OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİNİ SAYIN MAHKEMENİZDEN TALEP EDERİZ.
HUKUKİ SEBEP : TMK, HMK ve sair ilgili mevzuat
HUKUKİ DELİL :
Nüfus kaydı
Tanıklar (İsimleri, adresleri ve TC kimlik numaraları bildirilecektir.)
Davacıya ait arama ve mesaj kayıtları
Müvekkilin fiziksel şiddet gördüğüne ilişkin fotoğraflar
Darp raporu
Müvekkilin maaşının yattığı hesap kartının hesap hareketleri
HTS kayıtları
Faturalar
Dekontlar
Mali durum araştırması
Mesaj kayıtları
Ekran görüntüleri
Bilirkişi incelemesi
Keşif
Yemin
Karşı tarafın delillerine karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla yasal sair deliller
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle;
Müvekkilimize karşı açılmış bulunan davanın reddi ile karşı davamızın kabulüne karar verilerek tarafların boşanmalarına,
Müvekkilimiz lehine 1.000.000,00 TL manevi, 1.000.000,00 TL maddi olmak üzere toplamda 2.000.000,00 TL’lik tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte karşı taraftan tahsiline,
Yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini müvekkil adına vekaleten saygılarımızla arz ve talep ederiz. 20.03.2023
DAVALI VEKİLİ
AVUKAT GİZEM GÜL UZUN
ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ-ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI CEVAP DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ
Adres
Barbaros Mah. Oymak Cad. Sümer Hukuk Plaza A Blok No:8/79 Kocasinan/Kayseri
İletişime Geçin
Linkler
Av. Gizem Gül UZUN
Çalışma Alanlarımız
Videolar ve Bilgilendirmeler
Makaleler
Yargıtay Kararları
İletişim
Hakkımızda
Kayseri Barosu'na kayıtlı Avukat Gizem Gül Uzun tarafından kurulmuştur. Gizem Gül Uzun, Kayseri Kilim Sosyal Bilimler Lisesi'nden mezun olup; İngilizce, Fransızca ve Osmanlıca bilmektedir.
HARİTA
Avukat Gizem Gül UZUN © Copyright 2022 | Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı: Bu site Türkiye Barolar Birliği'nin Meslek Kurallarına ve Reklam Yasağı Kurallarına tabidir. Sitenin kendisi, logosu ve içeriği, reklam iş geliştirme ve benzeri amaçlar ile kullanılamaz. Bu web sitesine link yaratmak yasaktır. Web sitemizde yer alan bilgiler hukuki mütalaa veya tavsiye değildir.